
Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, asgari ücret hakkında, asgari ücret tespit komisyonun lağvedilmesi, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ve hayat pahalılığı oranında artırılması taleplerini yineledi.
Rahvancıoğlu, Kıbrıs Postası’nda, Ulaş Barış’ın sorularını yanıtladı.
İsrail Emperyalizmin Ortadoğu’daki Taşıyıcılığını Yapıyor
Rahvancıoğlu, İran İsrail savaşı hakkında değerlendirmelerde bulunarak savaştaki esas noktanın emperyalist devletlerin ne zaman bir devleti gözüne kestirse o devletle ilgili olumsuz noktaları öne çıkarması olduğunu söyledi. Siyonist İsrail devletinin Ortadoğu’nun ortasına sokulmuş bir kama olduğu ve emperyalizmin orada taşıyıcılığını yapmasının esas görülmesi gereken nokta olarak değerlendiren Rahvancıoğlu, savaşı başlatanın İran olmadığını ve kendini savunma hakkının baki olduğunu da ifade etti. Bağımsızlık Yolu olarak, Filistin’e karşı soykırım başlatan İsrail ile aynı şekilde değerlendiremeyeceklerini ve tarafsız kalamayacaklarını anımsattı. Rahvancıoğlu, savaşın sonunda İran’da olacak olan değişikliğin halkın lehine olmayacağına da değinerek, Türkiye’nin savaştaki pozisyonundan da bahsetti. Türkiye’nin sadece fiili olarak, kendi halkını idare etmek için İsrail’i kınayan bir dil geliştirdiğinin altını çizdi.
Kıbrıs Sorunun Sebeplerinden Bir Tanesinin de İngiliz Üsleri
Kıbrıs’ın ikiye değil üçe bölündüğüne dikkat çeken Rahvancıoğlu, bunun en kritik noktasının İngiliz üsleri olduğunu vurguladı. “Kıbrıs İngiliz üsleri var olsun diye bölünmüştür” dedi.
Rahvancıoğlu, Kıbrıs sorunun sebeplerinden bir tanesinin de İngiliz üsleri olduğunu ifade ederek İngiliz üslerinin kullanılmasının ciddi bir risk olduğuna dikkat çekti. Rahvancıoğlu, Amerika’nın İran’ı bombaladıktan sonra Amerikan askerinin bulunduğu her yerin İran açısından meşru bir hedef haline geldiğini ve bu noktada üslerin kullanılıp kullanılmamasının bir önemi olmadığını söyledi.
Rahvancıoğlu, olumsuzluğu yaşayan halklara “yanınızdayız” diye tribünlerden taraftar olmak değil kendi ülkenizde o ilişkilerin parçası olan unsurların üzerine giderek ancak gerçek bir dayanışmanın ortaya koyulabileceğinin altını çizdi. “Bizim gerçek dayanışmamız Kıbrıs’ta İngiliz üslerinin atılıp sökülmesi mücadelesinden geçer” dedi. Rahvancıoğlu, bu mücadelenin Kıbrıs halklarının birlikte verdiği mücadeleden geçtiğini kaydetti.
Bağımsızlık Yolu Olarak Bütünüyle Süreci Takip Ediyoruz
Bağımsızlık Yolu olarak prensipte her siyasi partinin aday çıkartmasının meşru olduğunu düşündüklerini belirten Rahvancıoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için “aday çıkaralım mı? değil neden aday çıkarmayalım?” noktasında olduklarını aktardı. Prensip olarak aday çıkaracakmış gibi yaklaştıklarını ama süreci de izlediklerini söyledi. Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu’nun önceliğinin seçimler değil temmuz ayında belirlenecek asgari ücret, adanın bölünmüşlüğünden yararlanan üsler olduğunu belirtti.
Sağduyu mutabakatını değerlendiren Rahvancıoğlu, UBP tabanının büyük bir kısmının Ersin Tatar’a oy vermeyeceğini düşündüğünü söyledi. Seçim süreci başlamamışken CTP tarafından adaylığı ortaya koyulan Tufan Erhürman olduğunu ve TDP ile CTP ile arasındaki ilişkilerden bahseden Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu olarak bütünüyle süreci takip ettiklerini yineledi. Rahvancıoğlu, sadece Ersin Tatar ve Tufan Erhürman’ın aday olduğu bir tabloda aday çıkartmama olasılığı olduklarını açıkladı. Bunun topluma karşı olan bir sorumlulukları olduğunu ekledi. Rahvancıoğlu, seçim öncesinde ortak bir söylem, program belirleniyorsa kazandıktan sonra da ne olacağının belirlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Rahvancıoğlu, Ersin Tatar etrafında toplanan bir sağduyu mutabakatının federasyon savunan bir liderin seçilmesi elverişli kıldığına değindi.
Sorumluluğumuz 1. Turu En Olgun Şekilde Geçirerek 2. Turda Kitleleri Bir Araya Getirmek
Rahvancıoğlu, “mümkünse bir araya gelelim fakat mümkün değilse her partinin kendi adayını çıkartmasında herhangi bir sorun olmadığını da bilelim” şeklinde konuşarak seçimin 2. turda kazanılma ihtimalinin çok yüksek olduğunu söyledi. Rahvancıoğlu, sorumluluğun 1. tur sürecini en olgun şekilde yürüterek, kitleleri de 2. turda bir araya getirilen süreci de hazırlamak olduğunu söyledi.
Asgari Ücret En Düşük Kamu Maaşına Eşitlenmeli
Rahvancıoğlu, asgari ücret hakkında, asgari ücret tespit komisyonun lağvedilmesi, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ve hayat pahalılığı oranında artırılması taleplerini yineledi. Bunun kısa vadeli bir çözüm olduğunu gerçek çözümün hayatın ucuzlatılmasından geçtiğine dikkat çekti. Rahvancıoğlu, eğitim, sağlık, barınma gibi ana gider kalemlerinin sosyal devlet politikalarıyla azaltılması gerektiğinin altını çizdi.
Rahvancıoğlu, Hür-İş’in belirlenen asgari ücreti mahkemeye taşıma sürecinden bahsederek özel sektörde sendika olmadığı için asgari ücret tespit komisyonunda özel sektörün bir temsilcisi olmadığına dikkat çekti.
İş Verenlerin Yüzde Sekizi İşçilerin Yüzde Seksenini Çalıştırıyor
Asgari ücret artışının talepte de bir artış yaratığına değinen Rahvancıoğlu, talepte yaratılan artışın günün sonunda esnafa döneceğini söyledi. Asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlendiği durumda esnafa dönene kadar olan sürede, esnafın devlet tarafından desteklenmesi gerektiğinden bahseden Rahvancıoğlu, 10 kişi çalıştıran iş yerlerinin toplam işyerlerinin %92’sini oluşturduğunu kaydetti. Rahvancıoğlu, bunun iş verenlerin yüzde sekizi işçilerin yüzde seksenini çalıştırdığı anlamına geldiğinin altını çizerek sosyal devlet ile bunun yapılacağını söyledi.
Söz Konusu Olan Ortaokul Çağındaki Bir Çocuğa Kadın Muamelesi Yapılması
Son olarak disiplin tüzüğü hakkında açıklamalarda bulunan Rahvancıoğlu, sürecin anayasa mahkemesinde olduğunu anımsattı. Sürecin eylüle kadar olumlu sonuçlanacağını, anayasaya aykırı bulunacağını düşündüğünü aktaran Rahvancıoğlu, toplumun büyük bir çoğunluğunun tüzüğün ezici olduğunu düşündüğünü de ekledi. Rahvancıoğlu, “demokrasiden yana halka bu tepkisini göstermesini izin verdiğimiz anda halk tepkisini gösterdi, halktan yana bir sıkıntı yok” dedi. Halkın, dinsel simgelerin ortaokul çağındaki çocukların gündelik hayatına girmesine karşı olduğunu yineledi.
Rahvancıoğlu, burada söz konusu olanın ortaokul çağındaki bir çocuğa kadın muamelesi yapılması olduğunu belirterek bizde içselleştiren, özde bir laiklik anlayışımız olduğunu söyledi. Söz konusu olanın çocuk hakları olduğunun tekrar belirterek “çocuğu kadın olarak gören sapık bir zihniyet söz konusudur” dedi.