
Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul’un paylaşımından öğrendik ki 25 Kasım tarihinde sözde “24 Kasım Öğretmenler Günü” vesilesiyle bir yemek düzenleniyormuş. Murat Bey bu yemeğin kamuda veya özelde çalışan ve emekli tüm öğretmenlere açık olduğunu da aynı paylaşımla duyurdu.
Öncelikle altını çizmek isteriz ki 24 Kasım öğretmenler günü değil, 12 Eylül faşist cuntası tarafından icat edilmiş bir göz boyama aracından ibarettir. 1980 yılından sonra Kenan Evren Cuntası tarafından onbinlerce öğretmen işten atılmış, binlerce öğretmen tutuklanmış, işkence görmüş ve onlarca öğretmen öldürülmüştür.
Öğretmenlerin sendikalarını, derneklerini ve örgütlerini kapatan cunta, o güne kadar bilinmeyen bir tarihi 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak ilan etmiştir. 12 Eylül sıradan bir darbe değil, toplumsal uyanışa önderlik eden ilerici öğretmenlerin katledildiği bir gündür.
1981 yılında ilk kez 24 Kasım kutlamaları yapılırken, Murat Bey’in partisinin yaslandığı geleneğe mensup binlerce öğretmen hapishanelerde işkence görmekteydi. Böylesi bir günde yemek düzenlemenin, sadece tarihe değil, daha güzel bir dünya için özveriyle emek vermiş kendi geleneğinden öğretmenlere de saygısızlık olduğunu düşünmekteyiz.
Günümüzde binlerce genç öğretmen, tarihin unutturulması nedeniyle bilinçsizce bu sürecin parçası olmakta veya görevleri nedeniyle ve çocukların heyecanını kırmamak için sessiz kalmaktadırlar. Ancak bu hafıza yitimine ilerici parti ve sendikaların ortak olması kabul edilemez!
24 Kasım’ın öğretmenler günü olmaması bir yana; Belediye tarafından düzenlenecek olan yemeğin özel sektörde çalışan öğretmenlerin katılamayacağı bir saate programlanması da manidardır.
Murat Bey bu yıl özel sektörde çalışan öğretmenleri de programa dahil ettiklerini söylese de, hafta içi saat 14:00’da hiçbir özel sektör öğretmeninin bu yemeğe katılamayacağı çok açıktır.
Özel okul öğretmenlerinin büyük çoğunluğunun tam da bu saatte derste olduğu, mesai içinde okuldan ayrılmasının fiilen mümkün olmadığı herkes tarafından biliniyor. Öğretmeni davet edip, gelmesi için ya izin almasını ya da derse girmemesini beklemek; “hem gel, hem de gelmen imkânsız olsun” demektir. Bu, özel sektör öğretmeni ile alay eden, onu “jest” adı altında yok sayan bir tavırdır.
Bu tablo, Bağımsızlık Yolu’nun yıllardır işaret ettiği gerçeği bir kez daha gösteriyor: Özel sektör emekçisi kâğıt üstünde “davetli”, yaşamın içinde ise yoğun mesai, düşük ücret, güvencesizlik ve sendikasızlıkla baş başa bırakılıyor.
Bağımsızlık Yolu’nun emek mücadelesindeki temel mücadele başlıklarından birisi, on ve üzeri çalışanı olan yerlerde sendikasız işçi çalıştırmanın yasaklanması ve özel sektör emekçisinin “köle statüsü”nden çıkarılmasıdır. Özel okul öğretmenleri, bu sömürü düzeninin en görünmez halkalarından biridir.
Sabahın erken saatinden akşam geç saatlere uzanan mesailer, nöbetler, toplantılar, veli görüşmeleriyle büyüyen fazla çalışma yükü, kamuya göre daha düşük ücretler ve düzensiz zamlar, sendikasızlık, toplu sözleşme hakkının yokluğu, iş güvencesizliği ve “yerine birisi bulunur” baskısının yarattığı koşullar düzeltilmeden, belediyenin öğlen 14.00’te yemek organize etmesi, “senin gerçek sorunlarına dokunmayacağım ama fotoğrafta seni de yanımda göstermek istiyorum” demekten farksızdır. Oysa özel sektör öğretmeni, vitrini dolduracak figür değil, hak sahibi emekçidir.
12 Eylül faşist cuntası Türkiye’deki toplumsal muhalefetin üzerinden tanklarla geçmeden önce; özel okullarda sendikalaşan öğretmenler, okullarının kamulaştırılması talepleriyle grevler yapmaktaydı. Düzenlediği yemeğin saatine bakarak, Girne Belediyesi’nin sadece cunta tarafından dayatılan sözde öğretmenler gününü değil, özel okullarda çalışan öğretmenlerin örgütsüzlüğünü ve sömürüsünü de normalleştirdiğini görebiliyoruz.
Bağımsızlık Yolu emeğin kurtuluşunun; hem unutturulan tarihi sahiplenmekten hem de nerede çalışıyor olursa olsun tüm emekçilerin sofralarda değil mücadele saflarında buluşmasından geçtiğini vurgular.
Murat Bey’e afiyetler diler…
Bağımsızlık Yolu
Girne Bölge Örgütü