
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Örgütü, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında bugün Omorfo Kaymakamlığı önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Emekçinin partisi Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy’un da hazır bulunduğu açıklamada, Omorfo bölgesindeki taleplerini açıkladılar. Emekçinin partisi Bağımsızlık Yolu adına basın açıklamasını Nil Özkızan okudu. Açıklamada, devletin şiddeti önleme sorumluluğunu yerine getirmediği, kadınların ekonomik ve sosyal hayatta giderek daha eşitsiz koşullara itildiği ve artan şiddet vakalarının toplumsal çöküşün göstergesi olduğu vurgulandı.
Devlet Şiddeti Önleme Yükümlülüğünü Yerine Getirmiyor
Basın açıklamasında, devletlerin toplumsal huzur ve refahın sağlanması için şiddeti önleyici tedbirler almakla yükümlü olduğu hatırlatılırken, kadınların ekonomik bağımlılıklarının artmasına yol açan siyasal ve sosyal uygulamaların günlük yaşamda yıkıcı sonuçlar yarattığı ifade edildi. Bu koşulların, kadınlara yönelik şiddetin artmasına zemin hazırladığı belirtildi.
Şiddet Vakaları Bir Yılda %14 Arttı
Polis Genel Müdürlüğü’nün verilerine dikkat çekilen açıklamada, Kıbrıs’ın kuzeyinde 2024 yılında 1032 kadına yönelik şiddet vakasının kayda geçtiği, bir önceki yılın 906 şikayetine göre yaklaşık %14 artış yaşandığı aktarıldı. Darp vakalarının %5 arttığı, şiddet tehdidi vakalarının ise %71 oranında yükseldiği ifade edilerek, bu rakamların yalnızca resmi başvurulardan ibaret olduğu, gerçek tablonun çok daha ağır olduğu vurgulandı.
Şiddete Uğrayan Kadınları Koruyacak Mekanizmalar Yok
Açıklamada, devletin yıllardır hiçbir koruyucu mekanizma geliştirmediği, kadın sığınma evlerinin yetersizliği, şiddet önleme merkezlerinin bulunmamasının kadınları yalnızlığa ittiği ifade edildi. Polis müdürlüklerinde hâlâ aile içi şiddetin “aile sorunu” olarak görülmesinin ataerkil zihniyetin devam ettiğinin göstergesi olduğu belirtildi.
Çalışma yaşamında kadınların karşılaştığı sorunlara da dikkat çekilerek, hamilelik döneminde işten çıkarma, bakım yükünün tümüyle kadınlara bırakılması ve ücretsiz kreş ile bakım evlerinin olmamasının kadınların yaşamını zorlaştırdığı ifade edildi.
Gerici Politikalar Toplumsal Yapıyı Çürütüyor
Eğitim başta olmak üzere yaşamın tüm alanlarında artan gerici faaliyetlerin toplumu geriye sürüklediği belirtilen açıklamada, fiziksel, psikolojik, cinsel ve dijital şiddetin medyada magazinleştirilmesinin ve normalleştirilmesinin tehlikeli bir toplumsal tutum yarattığı kaydedildi. Devletin bu alandaki sessizliği ve kamusal hizmetlerin geliştirilmemesi eleştirildi.
Omorfo ve Lefke: İhmal Edilen Bölgeler, Büyüyen Sorunlar
Basın açıklamasında Omorfo ve Lefke bölgesinin yıllardır göç veren bölgeler olduğuna işaret edilerek, istihdam ve ekonomi sorunlarının yanı sıra yerel ve merkezi idarelerin yanlış yaklaşımlarının sosyal yaşamı çökerttiği ifade edildi. Bölgedeki kamusal kreş ve bakımevlerinin yokluğu, kadın sığınma evi eksikliği ve çocuklarla gençlere yönelik sosyal merkezlerin bulunmamasının yaşamı zorlaştırdığı vurgulandı.
Bu sosyal ve ekonomik çöküşün kadınlara yönelik şiddetin artmasına doğrudan zemin oluşturduğu belirtildi.
Basın açıklamasının tam metni şöyle:
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadale Günü Basın Bildirisi,
Devletler, her türlü şiddetin önlenmesi, toplumsal huzur ve refahın artması için tedbirler almak ve bu amaçla sağlıklı uygulanabilir bir kamusal düzen yaratılmasını sağlamak ile yükümlüdürler. Bu yükümlülük pek çok ekonomik tedbirden daha önemli ve gereklidir. Kadınların toplum içerisindeki rollerine baktığımız zaman, ekonomik bağımlılıklarını artıran, sosyal ve siyasal hayata katılımlarını sağlayacak imkanları giderek daraltan uygulamaların her geçen gün daha kötü bir şekilde günlük yaşamlarını etkilediğini görmekteyiz. Tüm bunlar kadınlara karşı şiddet eylemlerinin kolaylıkla artmasına sebep olmaktadır. Ekonomik ve sosyal hayatta eşit imkan ve şartlara sahip olmayan kadınların, bu konularda mücadele etmesi ise giderek daha da zorlaşıyor. Devletin şiddet önleyici tedbirler almayarak kadınları yalnız bırakıyor oluşu da toplumsal ortamın bu anlamda bozulmasına neden olan başka bir sebep olduğu net olarak görülmektedir.
Polis Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre Kıbrıs’ın kuzeyinde 2024 yılında Kadına yönelik 1032 şiddet vakası şikayeti kayıt edilirken, 2023 yılında ise 906 şikayet yapılmış, bu oranlara bakılarak, bir yılda kadına yönelik şiddet vakalarında yaklaşık %14 (13,9) artış olduğunu görüyoruz. Darp vakaları aynı dönem içinde 446’dan 468’e yükselerek %5 (4,9) artarken, Şiddet kullanma tehditlerinin ise 49 vakadan, 84’e yükseldiği yani %71 oranında arttığı tespit edilmiştir. Bu rakamların sadece polis genel müdürlüğü kayıtlarına ulaşan rakamlar olduğunu göz önüne alacak olursak kadınların yaşadıkları tehditlerin gün geçtikçe daha hissedilebilir şekilde arttığını görebiliyoruz. Kadınlar, çocuklar, LGBT+ bireyler ve emekçiler her geçen gün cinayet de dahil olmak üzere pek çok tehdite maruz kalmaya devam ediyor. Bu durum bize, konu ile ilgili tedbir alması gerekenlerin, kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi konularda eskiye göre daha da yetersiz kaldığını göstermektedir.
Şiddete uğrayan kadınları koruyacak mekanizmalar ile ilgili uzun yıllardır hiçbir girişimi olmayan devlet, toplumsal olarak artan vakalar karşısında etkisiz kalmaya devam ediyor. Polis müdürlüklerine yapılan başvuruların aile içi sorun olarak tanımlanarak çözümünün aile içinde sağlanabileceğine dair ataerkil yaklaşımların halen devam ediyor oluşu, kadın sığınma evlerinin yetersizliği, şiddet önleme merkezlerinin hiç olmaması bu alanın ne kadar boş bırakılıyor olduğunu gösteren temel unsurlardır. Tüm bunlar yanında çalışma hayatında da kadınların yıllardan beridir devam eden sorunları vardır. Hamilelik dönemlerinde işten çıkarılmalar, çocuk, yaşlı ve hasta bireylerin bakımlarının kadın tarafından yapılmasını uygun gören anlayış, ücretsiz kreş ve bakım evlerinin olmayışı kadınların devam eden sorunlarına verilebilecek en genel örnekler arasında önceliğini korumaya devam etmektedir.
Gerici faaliyetlerin, eğitim alanı başta olmak üzere yaşamın tüm alanlarında yaygınlaşması, toplumsal yapının giderek bozulması ile beraber artan fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik ve dijital şiddet konularının gerek medyada, gerekse günlük yaşamda magazinsel olarak değerlendiriliyor oluşu ve şiddet sorunun büyümesinin çeşitli gerekçeler ile normalleştiriliyor oluşu, gereken tedbirlerin alınmasına engel olan bir toplumsal tutuma neden olmaktadır, bu tutumu fark ederek gerekeni yapması beklenen devlet sessizliğini koruyor ve kamusal hizmetlerin geliştirilmesine yönelik hiçbir adım atmıyor.
Omorfo ve Lefke bölgesi çok uzun yıllardır göç veren bir bölgedir. İnsanların göç ediyor oluşlarının en önemli sebebi istihdam ve ekonomi sorunu olarak tanımlanıyor ancak buna neden olan yanlış siyasal kararlar yanında bölgedeki sosyal yaşama dair yerel ve merkezi idarelerin sorunlu yaklaşımı göçleri artıran diğer önemli bir sounç olduğunu da göz ardı etmemek gerekir. Başta narenciye olmak üzere, pek çok üretim faktörü ile geçmiş yıllarda üretimin Kıbrıs adasında en gözde bölgelerinden olan Omorfo ve Lefke’nin gözden çıkarılışı sosyal yaşama da yansımıştır. Kamusal kreş ve bakımevlerinin açılmamış olması, kadın sığınma evinin olmayışı ve çocuklar ile gençleri sosyal hayata kazandıracak aktiviteleri düzenleyen kamusal merkezlerin olmayışı bölgedeki hayatı zorlaştıran unsurlar arasındadır. Sosyal ve ekonomik olarak büyüyen sorunlar kadınlar üzerinde artan şiddet eylemlerine yol açmaktadır. Basına yansıyan haberlere, günlük yaşantımızda karşımıza çıkan olaylara doğru bakış açısı ile yaklaşırsak bunun tespit edilmesi hiç de zor değildir ancak bizi yöneten organların bu konulardaki başıboş tavırları ile bunların belirlenerek, çözüme ulaştırılması imkansız görünmektedir.
Ülkemizde, kadın hayatı başta olmak üzere toplumsal pek çok sorunun acilen en detaylı şekilde ele alınarak bu alanda kamusal girişimler yapılması şarttır.
Geriçi çalışmalara son verilerek, çağdaş bir eğitim ve sosyal yaşam koşullarının halka sunulmasına geç kalmadan başlanmalıdır.
Kadınların istihdamdaki rolleri arttırılarak, ekonomik aktivitelerde daha yüksek oranda yer alması sağlanmalı böylelikle bireysel kararlarını daha cesaretli bir şekilde verebilmeleri sağlanmalıdır.
Şiddete uğrayan kadınların sorunlarının bireysel değil toplumsal bir sorun olduğu unutulmadan hareket edilmeli. Kadınların yaşam hakkı ve özgürlükleri tartışma konusu olmaktan çıkarılmalıdır.
Her bölgeye sığınma evi, şiddet önleyici merkezler açılmalı, okullarda ve toplum genelinde cinsiyet eşitliği eğitimleri verilmeleri ve şiddet önleyici tedbirlerin alınması, konusunda bilincin artması konusunda çalışmalar yapılmalıdır.
Kadınların ve toplumun huzuru sosyal adalet ile sağlanır. Ekonomik ve siyasal girişimler toplumsal hayatı geriletecek yada göz ardı edecek şekilde değil, her türlü hakkı ileriye taşıyacak şekilde yapılmalıdır.
Yaşasın Kadın özgürleşmesi, kadına yönelik şiddete HAYIR!
Bağımsızlık Yolu
Omorfo Bölge Örgütü 25 Kasım 2025