
Kıbrıs’ın kuzeyindeki rant ve talan düzeni, yağan yağmurların altında kaldı! Kapkaççı sermayenin “benden sonrası tufan” zihniyetiyle betona boğduğu topraklar, sakin sakin yağan yağmurların hepimizin felaketi olan bir afete dönüşmesine neden oldu…
Bu afetin sebebi doğa değildir, bu afet “doğal” değildir! Yaşadığımız bu afetin nedeni kapkaççı inşaat sermayesinin kâr hırsıyla yarattığı plansız, kontrolsüz ve yağmacı büyümedir!
İnşaat ve emlak sermayesi iş cinayetleri, kara para aklama rejimi, kontrolsüz nüfus politikaları, köle işgücü arzusu, tarım ve hayvancılığı yok eden aç gözlülüğü, gençleri evsiz bırakan kâr hırsı ve Kıbrıs sorununda yarattığı çıkmaz ile yetinmemiş; yarattığı çarpık kentleşme sonucu ülkemizi yaşanmaz hale getirmiştir. Bu talan düzeninin çanta taşıyıcılığına soyunan gelmiş geçmiş hükümetler ise, aynı “benden sonrası tufan” zihniyetiyle hareket ederek su toplama politikaları geliştirmekten, altyapı yatırımı ve bakımından yıllarca kaçınmış; böylece doğaya bereket getirecek yağmurun felakete dönüşmesinde pay sahibi olmuştur.
Yaşadıklarımızı “doğal afet” olarak niteleyenler, bu yağma düzenini bize doğal göstermeye çalışanlarla, bu çarpık yapılaşmadan kâr elde edenlerle aynı çevrelerdir. Bu çevreler yaşananlara “doğal” diyerek; bizi mahkum ettikleri felaketin alternatifi olmadığı, bu felaketlere mahkûm olduğumuz düşüncesini yaymaya çalışmaktadırlar.
Bir alternatifimiz olmadığı, bu yaşananlara mahkûm olduğumuz iddiası koskoca bir yalandır. Umut ve gelecek; iki gündür yağan yağmurlar altında, tıkanan yolları açan, mahsur kalan insanlarımızın yardımına koşan, çökmüş altyapıya rağmen temel hizmetlerin devamı için canını dişine takan emekçilerdedir.
Kapkaççı inşaat sermayesinin yarattığı felaketin alternatifi vardır! Alternatif doğa ile uyumlu, planlı, kamucu ve örgütlü emeğe dayalı birleşik bir Kıbrıs ile mümkündür.