Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, Avrupa Koalisyonu’nun Barınma Hakkı eylemlerinin bir parçası olarak, Barınma ve Şehir için Eylem Ağı – Herkes için Dayanışma’nın çağrısıyla organize edilen etkinlikte konuşmacı olarak yer aldı.
Lefkoşa ve Limasol’da organize edilen etkinliklerde, barınmanın artan kiralar, elektrik, su vb giderlerle birlikte nüfusun büyük bir bölümü için karşılanamaz hale geldiği bir dönemde, ciddi bir konut politikasının olmaması tespiti üzerine, Kıbrıs’ın hem güneyinde hem de kuzeyindeki mevcut durumun değerlendirilmesi ve deneyim paylaşımı yapıldı.
Etkinlikte temel bir insan hakkı olan barınma hakkının metalaştırılarak özel şirketlerin kâr hırsına bırakıldığı neoliberal politikaların, adanın her iki tarafında benzer sorunlara yol açtığı tespiti yapıldı.
Kıbrıs’ın güneyinde ve Avrupa’da bankaların el koyduğu evlere karşı verilen mücadele deneyimleri ve kiracıların örgütlenmesi ile ilgili deneyimler paylaşılırken, çözüm önerileri ile ilgili somut öneriler değerlendirildi.
Ersoy: Emeğin Hakları Bir Bütün
Barınma hakkının metalaştırılması, sürekli artan yabancı ve spekülatif talebin Kıbrıs’ın kuzeyinde plansız bir inşaat patlamasına sebep olduğunun altını çizen Ersoy, 2000’li yılların başından beri bu alanda faaliyet gösteren şirketlerin yüksek miktarlarda sermaye birikimi sağladığını belirtti.
Ersoy, emekçi halkın ise sürekli artan kira ve ev fiyatları, trafik sorunu, çevre kirliliği, altyapı eksikliği, yeşil ve kamusal alan eksikliği, dağların taş ocakları tarafından oyularak yaratılan ekolojik yıkım gibi pek çok sorunla boğuştuğunu aktardı.
Özel sektörde sendika olmayışından faydalanan inşaat şirketlerinin, örgütsüz ve güvencesiz işçileri ağır şartlarda sömürerek çalıştırdığını anlatan Ersoy, insan kaçakçılığı boyutuna varan ucuz işgücü ithalatı ve göçmen işçilerin yaşadığı sorunlara da değindi.
Ersoy yaptığı konuşmada, Bağımsızlık Yolu’nun halkın barınma hakkı mücadelesinde servet vergisi, sosyal konut yapımı için inşaat ve emlak şirketlerinin vergilendirilmesi, bir evi olandan emlak vergisi alınmaması, dövizle yapılan kira sözleşmelerinin yasaklanması, kiralara bölgesel sınır konulması ve m2’ye göre tavan fiyat belirlenmesi gibi talepleri olduğunu aktardı. Ersoy konuşmasının devamında, Bağımsızlık Yolu’nun barınma hakkı ile ilgili mevcut taleplerinin yanında plansız yapılaşmanın yarattığı yıkımın önüne geçilebilmesi için inşaat sektörünün kontrol altına alınması, sendikasız işçi çalıştırmanın yasaklanması ve taş ocaklarının kapatılması gibi konuların emek ve çevre boyutlarına dair mücadelesinden de bahsetti.
Neoliberal politikaların bir paket halinde geldiğini belirten Ersoy, bu politikaların emekçilere yönelik toptan sınıfsal bir saldırı olduğunu vurguladı. Eğitimden, sağlığa, barınma hakkından, enerjiye, şehir hakkından, çevreye emeğin haklarının bir bütün olduğunu söyleyen Ersoy, emekçi sınıflara karşı gerçekleşen toptan saldırıya karşı hayatın her alanında sınıf mücadelesiyle cevap verilmesi gerektiğini belirtti.