Bağımsızlık Yolu: Maliyetlerin Halka Yansıtılması Yapılabilecek En Büyük Hatadır

Emekçinin partisi Bağımsızlık Yolu, Lefkoşa Türk Belediyesi önünde, artan faturalar karşısında ezilen halkın yanında olduğunu belirtmek üzere basın açıklaması yaptı.

Basın açıklaması öncesi kısa bir açıklama yapan Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, özellikle belediye faturalarına yansıyan hizmet bedelleri ve faturaları yükselten su fiyatları ile ilgili açıklama yapmak üzere toplandıklarını aktardı.

Rahvancıoğlu, detaylı ve uzun bir basın açıklaması hazırladıklarını ancak açıklama yapmadan önce LTB Başkanı Mehmet Harmancı ile görüştüklerini aktardı. Bağımsızlık Yolu’nun seçimlerde Mehmet Harmancı’yı desteklediğini, diyaloğun hala devam ettiğini aktaran Rahvancıoğlu, özellikle faturaların emekçi halkın belini büker noktaya geldiğini, neoliberal politikalar çerçevesinde, hükümetlerin, belediyeleri sıkıştırıp, belediyelerle halk arasında faturalar aracılığıyla olumsuz durumun oluşması politikası olduğunu söyledi. Bağımsızlık Yolu’nun buna alet olunmadan, faturaların bu kadar yüksek olmayacağı başka alternatifler yaratılması gerektiğini düşündüğünü aktaran Rahvancıoğlu, açıklamanın bunların detayları ile ilgili olduğunu söyledi.

Rahvancıoğlu’nun kısa açıklaması sonrası basın açıklamasını Bağımsızlık Yolu adına Parti Meclisi Üyesi Cansu N. Nazlı okudu.

Sosyal Devlet Devre Dışı Bırakıldı

Basın açıklamasında içinde bulunduğumuz ekonomik krizin bir sonucu olarak Kıbrıslı Türk halkının gün geçtikçe yoksullaşmakta olduğunu vurgulayan Bağımsızlık Yolu, sosyal devlet mekanizmasının parça parça devre dışı kalmasının da bunun daha derinden hissedilmesine neden olduğunu açıkladı. Bağımsızlık Yolu, bu koşullarda özel sektör ve kamu emekçilerinin, küçük esnaf ve meslek sahiplerinin kısacası emekçi sınıfların giderek yoksullaşırken, ultra zenginlerin ise servetlerine servet katmaya devam ettiklerini belirtti.

Sosyal devletin devre dışı kalması nedeniyle halkın barınmadan ulaşıma, sağlıktan eğitime kadar her türlü hakkını karşılamak için gelirinin önemli bir kısmını harcamak zorunda kaldığını aktarılan açıklamada, bu duruma son dönemde yerel yönetimlerin hizmet bedeli olarak faturalara yansıttığı ücretler eklenince yaşanılan yoksullaşmanın daha da derinleştiğini ifade edildi. Basın açıklamasında, belediye faturalarında su ve diğer kalemlerden daha çok, “hizmet resmi” olarak alınan vergilerin yüksekliğinin emekçilerin belini büktüğünü ve bu durumun emekçiler açısından sürdürülemez bir hal almaya doğru ilerlediğini vurgulandı.

Lefkoşa Türk Belediyesi Faturalarında “Hizmet Resmi” Bedeli Çok Yüksek

Sosyal demokrat bir belediye başkanı ile yönetilen Lefkoşa Türk Belediyesi’nin faturalarını inceleyen Bağımsızlık Yolu, “hizmet resmi” kaleminin tüm diğer belediyelere göre çok daha yüksek olmasını eleştirdi. Lefkoşa Türk Belediyesi’nin yakın bir geçmişe kadar ciddi bir ekonomik yıkım yaşadığı ve bu yıkımın etkilerinin halen daha tam olarak ortadan kaldırılamadığını belirtilen açıklamada, ancak emekçi halkın da yıllardan beridir ciddi bir ekonomik yıkım içerisinde olduğuna ve bu faturaları ödeyecek dermanı kalmamasına dikkat çekildi.

Lefkoşa Türk Belediyesi’nin mevcut giderlerini karşılamak amacıyla gelir kaynaklarının arttırılması yönünde Belediye Başkanı Mehmet Harmancı’nın yakın geçmişte çeşitli önerileri olduğunu hatırlatılan açıklamada, bu önerilerin UBP-DP-YDP hükümeti tarafından kulak arkası edildiğini ve başkent Lefkoşa halkına hükümet tarafından sırt çevrildiğini belirtti. Bağımsızlık Yolu, basın açıklamasında “Lefkoşa’nın başkent olması, on binlerce insanımızın bu şehirde yaşaması bir yana; Belediye’nin içine düşürüldüğü durumun müsebbibinin ilk kez DP’den seçilerek belediye başkanı olan sonrasında da siyasi hayatına UBP’de devam etmiş olan Cemal Bulutoğluları olması bile, sadece bu bile, hükümet partilerinin sorumluluk üstlenmesi için yeterli olmalıydı. Oysa hükümet, Belediye’nin yapısal sorunlarına çözüm üretmekten uzak dururken, hükümet partileri Belediye Meclisi’nde TDP’li üyelerle birlikte faturaları şişiren zamlara evet oyu vermekle yetinmişlerdir. CTP ise her zamanki tavrıyla, çözüm üretmek yerine sorunlardan beslenen kuru bir muhalefetle yetinmeyi tercih etmiştir” ifadelerini kullandı.

Basın açıklamasının tamamı şöyle:

HALKA DEĞİL SERMAYEYE FATURA

Değerli basın emekçileri

Emekçi halkımız

İçinde bulunduğumuz ekonomik krizin bir sonucu olarak Kıbrıslı Türk halkı gün geçtikçe yoksullaşmakta, sosyal devlet mekanizmasının parça parça devre dışı kalması da bunun daha derinden hissedilmesine neden olmaktadır. Bu koşullarda özel sektör ve kamu emekçileri, esnaf ve küçük meslek sahipleri; kısacası emekçi sınıflar giderek yoksullaşırken, ultra zenginler de servetlerine servet katmaktaya devam etmektedirler.

Gelinen noktada sosyal devletin devre dışı kalması nedeniyle halkımız; barınmadan ulaşıma, sağlıktan eğitime kadar her türlü hakkını karşılamak için gelirinin önemli bir kısmını harcamak zorunda kalmaktadır. Bu duruma son dönemde yerel yönetimlerin hizmet bedeli olarak faturalara yansıttığı ücretler de eklenince yaşadığımız yoksullaşma daha da derinleşmektedir. Belediye faturalarında su ve diğer kalemlerden daha çok, “hizmet resmi” olarak alınan vergilerin yüksekliği, emekçilerin belini bükmektedir ve bu durum emekçiler açısından sürdürülemez bir hal almaya doğru ilerlemektedir.

Yaşananlar sosyal demokrat bir belediye başkanı ile yönetilen Lefkoşa Türk Belediyesi’nde de farklılık göstermemektedir. Üstelik Lefkoşa Türk Belediyesi faturaları incelendiğinde, “hizmet resmi” kaleminin tüm diğer belediyelere göre çok daha yüksek olduğu görülmektedir. Lefkoşa Türk Belediyesi’nin yakın bir geçmişe kadar ciddi bir ekonomik yıkım yaşadığı ve bu yıkımın etkilerinin halen daha tam olarak ortadan kaldırılamadığı bilinmektedir. Ancak emekçi halk da yıllardan beridir ciddi bir ekonomik yıkım içerisindedir ve bu faturaları ödeyecek dermanı kalmamıştır.

Emekçi halkımız,

Lefkoşa Türk Belediyesi’nin mevcut giderlerini karşılamak amacıyla gelir kaynaklarının arttırılması yönünde Belediye Başkanı sayın Mehmet Harmancı’nın yakın geçmişte çeşitli önerileri olmuştur. Bu öneriler UBP-DP-YDP hükümeti tarafından kulak arkası edilmiş, başkent Lefkoşa halkına hükümet tarafından sırt çevrilmiştir. Lefkoşa’nın başkent olması, onbinlerce insanımızın bu şehirde yaşaması bir yana; Belediye’nin içine düşürüldüğü durumun müsebbibinin ilk kez DP’den seçilerek belediye başkanı olan sonrasında da siyasi hayatına UBP’de devam etmiş olan Cemal Bulutoğluları olması bile, sadece bu bile, hükümet partilerinin sorumluluk üstlenmesi için yeterli olmalıydı. Oysa hükümet, Belediye’nin yapısal sorunlarına çözüm üretmekten uzak dururken, hükümet partileri Belediye Meclisi’nde TDP’li üyelerle birlikte faturaları şişiren zamlara evet oyu vermekle yetinmişlerdir. CTP ise her zamanki tavrıyla, çözüm üretmek yerine sorunlardan beslenen kuru bir muhalefetle yetinmeyi tercih etmiştir.

Kamusal hizmet veren kurumların üretimden koparılması ve bütçeden yeterli kaynak ayrılmayıp piyasaya açılmak zorunda bırakılması, neoliberal politikaların temel unsurudur. Sermayedarlar ve hükümetler kamu kurumlarını bu şekilde kapana alırlar. Bunun karşısında sermaye ve hükümetlerle mücadele etmek yerine maliyetlerin halka yansıtılması ise, yapılabilecek en büyük hata olur. Çünkü kamuculuğun en temel müttefiki olan halk, yüksek faturalar nedeniyle kamu kurumlarından soğuduğunda, mücadele daha başlamadan yitirilmiş olacaktır.

Bunun yerine bir yandan bütçeden daha yüksek pay almak için halkla birlikte mücadele edilirken, diğer yandan da her alanda üretime sarılıp düşük maliyetle halka ucuz hizmet sunarak sermayenin geriletilmesi için çaba harcanması gerekir. LTB’nin içine düşürüldüğü çıkmaz karşısında Başkan Mehmet Harmancı’nın bütçeden daha yüksek pay talep eden makul talepleri, hükümet ve sermaye medyası tarafından hasır altı edilmiş ancak başkan da bu konuları politize ederek Lefkoşa halkını mücadeleye dahil etmek yerine, faturalar aracılığı ile halkı küstürme yoluna gitmiştir. Bu yaklaşımdan derhal geri dönülmelidir.

Belediyelerin Birleştirilmesi Yasası sonrası LTB’ye verilen katkının azalması asla kabul edilebilir bir uygulama değildir. Belediyelere devlet katkısı yeni sistemle coğrafya ve nüfus kriterlerine göre verilmektedir. Ancak bunun için gerekli olan nüfus sayımı ve adrese dayalı nüfus sistemi ile ilgili hiçbir çalışma yoktur. Bunun sonucunda da hükümetin kendi görevini yapmamasının bedeli Lefkoşa Türk Belediyesi’ne ödetilmekte, güncel olmadığı herkesçe bilinen nüfus rakamlarına göre eksik ödeme yapılmaktadır. Kaldı ki, Lefkoşa’nın başkent olmsı sebebiyle gündüz nüfusu her halükarda diğer şehirlere göre kat kat fazladır. Yüksek Mahkeme, Meclis, Başbakanlık, dış temsilcilikler, okullar ve hastaneler gibi ciddi yoğunluk yaratan kamu binalarına emlak vergisi muafiyeti devam ederken; Lefkoşa için Başkent Özel Katkısı verilmelidir. Çünkü Lefkoşa’nın hem gündüz hizmet verdiği nüfusu, sayısı bilinmeyen normal nüfustan fazladır hem de başkent bir ülkenin prestijidir.

Belediyeler Yasası’nın 103. Maddesi’nde düzenlenen “Belediye Hizmetlerinden Yararlanma Resmi” gereği Hava ve Deniz Limanlarından kktc’ye giren yolcu ve araç başına ilgili belediyelere ödeme yapılmaktadır. Bu kişiler çoğu zaman ilgili belediye sınırlarında dahi kalmamakta, birçoğu Lefkoşa’ya gelmektedir. Oysa Lefkoşa’nın gündüz yoğunluğunu ciddi oranda arttıran kara geçiş kapıları, bu maddeye dahil değildir. Özellikle Metehan’dan giriş yapan araçların sigorta bedellerinden, böyle bir ödemenin alınması için Meclis’te bulunan partiler üzerinde baskı oluşturulmalıdır. Bu durum Lefkoşa için hem bir haksızlık hem de eşitsizliktir.

Diğer yandan emlak vergilerinin evlerin bedeli üzerinden değil, metre kare üzerinden alınıyor olması hem zengin ve yoksul vatandaşlar hem de merkezi belediyeler açısından adaletsiz bir durum yaratmaktadır. Bilindiği gibi partimiz bir konuta kadar alınan emlak vergilerine karşıdır ve birden fazla konutu olan kişilerden emlak vergisi alınmasını savunmaktadır. Bu konunun belirli bir satış bedeline kadar olan evlerden vergi alınmaması bu bedelin üzerindeki ev veya evlerden ise artan oranlı bir vergi alınması şeklinde düzenlenmesi, yoksul ile zengin dengesizliğini de Lefkoşa gibi ev fiyatlarının yüksek olduğu belediyelere yapılan adaletsizliği de düzeltecektir.

Değerli halkımız,

Bir kentin yoğunluğunu ve hizmet ihtiyacını yaratan unsurlar arasında üniversiteler, oteller, kumarhaneler, sanayi kompleksleri ön plandadır. Özel üniversitelerin yoğunluk yarattıkları kentlere öğrenci başına vergi vermesi, özellikle yurtdışından sanatçı getiren otellerin kentte yarattıkları yoğunluğun sorumluluğunu alması, sokaklarımızı yürünmez hale getiren kumarhanelerin emekçi halkımızın mücadelesiyle kapatılana kadar belediyelere kumarbaz başına vergi vermesi şarttır. Sermayedarların servetlerine servet katması için kullandıkları bu şehrin gerçek sahipleri olan emekçiler değil, şehrin rantını yiyenler bedel ödemelidir. Yukardaki başlıklardan bazılarını LTB Başkanı Harmancı da dile getirmiş, ancak Lefkoşa halkını seferber eden bir talepler sinsilesine çevirerek politize etmek konusunda yeterli girişkenlikte davranmamıştır. Gece Kulüpleri’nin işletme izinlerinin yenilenmemesi ve oluşan gelir kaybına rağmen bu tavrın devam ettirilmesinin ise takdir edilmesi gereken ilkeli bir duruş olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Kadın bedeni ve seks köleliğini bir gelir kapısı olarak görmeyen bir Belediye Başkanı Lefkoşa’nın gururudur.

Emekçi halkımız,

Bağımsızık Yolu, sadece katkıları arttırmaya yönelik bir girişimle de yetinilmemesi gerektiğini, başta belediyeler olmak üzere kamunun üretime geri dönmesi gerektiğini savunur. Parti programımızda da detaylı bir şekilde sıralandığı gibi; kooperatifçiliğe dayalı bir üretim, kolektif yemekhaneler, kamusal kreşler, kamusal toplu taşıma, kamusal çamaşırhaneler, satış kooperatifleri, belediye marketleri aracılığıyla hem Belediye için gelir, hem emekçiler için istihdam hem de kent halkı için ucuz hizmet sağlamak mümkündür. Halkın bu ihtiyaçlarından fahiş karlar elde eden sermayedarlar elbette bunu istemeyeceklerdir. Ancak kamu kurumlarının müttefiki, onu parça parça kemirerek yok eden sermaye değil emekçi halktır. Bu tür hizmetler aracılığı ile halkı kazanmak, merkezi bütçeden pay alma mücadelesinde de belediyenin elini güçlendirecektir.

Halkın faturalarına yüklenmek yerine; kenti yaşanmaz hale getiren inşaat şirketlerinin kaldırım ve yol işgallerini cezalandırmak; bu tür kullanımlar zaruri ise süreye bağlı olarak ücretlendirmek ve halkın malını hoyratça kullanan sermayedarlara bedel ödetmek Belediye için bir gelir olması yanında halkı kazanmanın da bir yöntemdir. Örnekleri uzatmak mümkündür ancak açık olan şudur ki kamusal kurumlar ve LTB bir günde bu duruma düşürülmediği gibi, çözümler de bir günde sonuç veremez. Gene de vurgulamalıyız ki halktan yana bir çözüm halkı mücadeleye katmadan başarılamaz. Hem sermaye ile hem de halk ile iyi geçinmek de mümkün değildir.

Son olarak; faturaların yüksekliği yetmezmiş gibi, ön ödemeli sayaçlarda yalnızca su bedelinin ödenmesine izin vermeyip, hizmet bedeli ödenmediği için suyu kesmek; belediyenin kendi yaslandığı kitleyi yani yoksulları kendinden itmesi dışında bir sonuç vermeyecektir. Kaldı ki su temel bir insan hakkıdır ve “hizmet bedelini ödemedi” diye suyu kesmek, sosyal demokrat bir belediyeye yakışmaz! Kiracıları en çok etkileyen sorunlardan birisi olan sayaç depozitolarının TL üzerinden düzenlenmesi de en çok ev sahibi olmayan emekçi insanlara zarar vermektedir. Kıb-Tek tarafından uygulanan sayaç depozitolarının döviz olarak kaydedilmesi yöntemi ile ev değiştirmek çok daha makul bir süreç haline getirilebilir. Oysa LTB’nin şimdiki uygulamasıyla zaten depozitosu ödenmiş bir sayaca, iki yıl içinde üç misli bir depozito ödemesi daha yapılmak zorunda kalınmaktadır. Bu tek kelime ile soygundur…

Emekçi halkımız

Bilindiği gibi Bağımsızlık Yolu sosyalist bir partidir. Partimiz sosyal demokrat bir çizgideki LTB Başkanı sayın Mehmet Harmancı’nın başkan adaylığını desteklemiş, seçim sürecinde de birlikte çalışmıştır. Halen de diyaloğumuz devam etmektedir. Bu konuları yaptığımız görüşmede kendisine de aktardık. LTB’nin içine düşürülmekte olduğu neoliberal tuzaktan çıkış yolu emekçileri kazanmaktan ve sermayeye karşı mücadele etmekten geçer. Biz bu doğrultudaki eleştirilerimizi paylaşmayı hem devrimci bir görev hem de sağlıklı bir ilişkinin olmazsa olmazı olarak görüyoruz.

Bu krizin bedelini ultra zenginler, sermayedarlar ve memleketin kaymağını yiyenler ödemelidir. Kamu kurumlarının ciddi bir bütçe sıkıntısı içerisinde olduğu, okullarımızın, hastanelerimizin, belediyelerimizin parça parça özelleştirildiği, piyasalaştırıldığı bu ortamda yapılması gereken; faturayı halka kesmek değil, halkla birlikte hareket ederek mücadeleyi zenginlerin kapısına taşımaktır. Bağımsızlık Yolu, bu anlayıştan bir milim bile sapmadan, emekçilerden yana politikaları desteklemeye, emekçilerin canını acıtan yaklaşımlar karşısında da kararlılıkla durmaya devam edecektir.

Bağımsızlık Yolu

Emekçinin Partisi