Barış Sokakta, Masada Değil

Baraka Kültür Merkezi ve Bağımsızlık Yolu olarak bu yıl 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde ortak kortej oluşturulması için kamuoyuna ve örgütlere bir çağrı yaptık. Bütün örgütlere açık olan eylemimizde katılacak olan örgütlerin kendi basın bildirilerini okumaları mümkündü. Ancak, halkımızın ekonomik anlamda ciddi oranda ezildiği bu günlerde örgütler 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne iki yıldır ilgi göstermiyorlar. On yıllardan beridir Kıbrıs’ın kuzeyinde 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde kortej oluşturan, siyasi ve ekonomik demokratik örgütler iki yıldır 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde sokağı boş bırakıyorlar. Bunun birçok sebebi var ancak bir tanesi ve en önemlilerinden biri geçtiğimiz yıl yaşanan Crans Montana ve Mont Pelerin süreçlerinin çöküşü sonrası barış güçlerinin içine düşmüş oldukları yılgınlık, umutsuzluk ve moralsizliktir. Aslında bütün beklentisini masadaki görüşmelere, kağıt üzerine atılacak olan imzaya veya liderler adı verilen ama toplumlar dahil edilmeden süreç yürüten kişilere -bu kişiler her kim olursa olsun ve hangi niyetle davranıyorsa olsun- bağlayan örgütlerin sonunda hayal kırıklığı yaşamaları kaçınılmazdı. Ve bu hayal kırıklığı yaşanan ilk hayal kırıklığı değildir. Kıbrıs sorununun elli yıldan fazladır devam eden sürecinin çok önemli kısmı görüşmeler ile geçmiştir. Ancak görüşmeler her defasında halktan ve sokaktan soyutlanmış olduğu için, günlük hayatın sıkıntılarından soyutlanmış olduğu için hayal kırıklığıyla, moral bozukluğuyla sona ermiştir. Bir süre geçtikten sonra barış güçleri kendini yeniden toplayıp yeniden görüşme sürecinin ilerlemesi için baskı yapmaya başlıyor. Ancak her defasında ayni yıkım, görüşme masasında kim olursa olsun -solcu,sağcı,ilerici, barış düşmanı, muhafazakar- hep ayni kısır döngünün içerisinde ayni şekilde sona eriyor. Bu kısır döngüyü kırmanın zamanı geldi de geçiyor bile. Barış güçlerinde var olan ve halkımıza da aktarılmış olan Kıbrıs sorununun günlük hayattan ayrı, bağımsız, farklı bir olgu olduğuna ilişkin yanlış düşünce kırılmalıdır. Bugün Kıbrıs’ın güneyinde, Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilileri barış istesin veya istemesin, hazırlanacak olan plana olumlu yaklaşsın ya da yaklaşmasın Kıbrıs’ın kuzeyinde barış için yapılabilecek şeyler vardır. Kıbrıs’ın kuzeyindeki barış güçleri Aplıç Kapısı’nın açılması için mücadele edebilirler, Derinya Kapısı’nın açılması için mücadele edebilirler. Bugün cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan, görüşmecilik sürecini yürüten, sayın Akıncı’nın seçilmeden önce sözünü verdiği ve halkımızın %60’tan fazlasının onay verdiği Maraş’ın açılmasının görüşme sürecine endekslenmemesi sözünün tutulması için mücadele edebilirler. Hemen yanı başımızda yapılmakta olan ve Kıbrıs’ın bütün halklarını olumsuz etkileme riski taşıyan Nükleer Santral sürecinin durdurulması için, en yetkili makamlardan ses verilmesi için mücadele edilebilirler. CMC gibi Kıbrıs’ın tamamını etkileyen ekolojik sorunların ortak bir iradeyle ortadan kaldırılması için mücadele edebilirler. Bunların hepsi ve daha fazlası barış sürecinin ilerleyebilmesi, masanın güçlenebilmesi ve imzaların atılabilmesi için yapılabilecek olanlardır. Eğer barış güçleri hipnoza takılmış gibi oturup, birilerinin masada birilerinin kendi adına iyi kararlar almasını beklerlerse, elli yıldır bekledikleri gibi beklemeye devam edecekler. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde ve takvimin herhangi bir gününde barış için sokağa çıkmayı lüks kabul eden demokratik kitle örgütleri ve siyasi örgütlerle barış örgütlenemez. Bu yüzden halkımızı devrimci siyasette örgütlenmeye ve barış için mücadele etmeye çağırıyoruz.