Geçtiğimiz gün Meclisten geçen Din İşleri Dairesi (Değişiklik) Yasası, gerek Anayasa’ya aykırılığı bakımından yasal gerekse halkın iradesini yansıtmaması bakımından meşru bir temele sahip değildir. AKP iktidarının adamıza empoze Sunni İslamlaştırma politikalarının bir tezahürü olan bu yasa ülkemizin kültürüne ve sosyal yaşamına müdahale niteliği taşımaktadır. Muhafazakar politikalar ve uygulamalarıyla yapılmaya çalışılan bu gerici müdahaleden en çok etkilenecek kesimlerin başında kadınlar ve çocuklar geliyor. Yakın coğrafyamız Türkiye’de de yaşanılanlardan görüyoruz ve biliyoruz ki, dinsel gericiliğin tırmanıp toplumsal yaşamın muhafazakarlaşması kadınların bedenleri, emekleri ve kimlikleri üzerinde baskı kurulmasına neden oluyor ve kadınları kamusal yaşamdan giderek izole etmeyi hedefliyor. Kadınların nasıl gülmesi gerektiğinden tutun da nasıl giyinmesi, hangi yaşam tarzını sürdüreceği siyasi iktidarın hükümet planlarının bir parçası konumunda. Tüm bunlara AKP döneminde Türkiye’de yaşanan kadına yönelik şiddet oranı %1400 artarken çocuk istismarı oranı da %434 oranında artmıştır.
Kadın Eğitimi Kolektifi olarak çeşitli zamanlarda defalarca gerek basın yolu ile gerekse katıldığımız Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Çalıştayı’nda ve bizzat Bakan Saner ile görüşmemizde sığınma evinin kurulmasının elzem bir ihtiyaç olduğunu, Sosyal Hizmetler Dairesi’ne daha fazla bütçe ve istihdam sağlanması gerektiğini kamuoyu ve hükümet yetkilileri ile paylaştık. Bununla ilgili herhangi bir gelişme olmadığı gibi Alo 183 İhbar Hattı’nın maliyetinin hatta bakmakla görevli olan sosyal hizmetler görevlisine ödetiliyor olduğunu öğrendik. Sosyal Hizmetler Dairesi’ne gerekli istihdamı ve altyapıyı bütçe bulunmadığı gerekçesiyle yapmayan devlet bugün geçirmiş olduğu Din İşleri Dairesi (Değişiklik) Yasası ile din işleri görevli sayısını 64’ten 360’a çıkarmıştır. Sosyal Hizmetler Dairesi’ne baktığımız zaman ise ortalama 160 sosyal hizmetler çalışanı olduğu görüyoruz. Bu ülkede 360 din işleri görevlisine ihtiyaç olmadığı gibi buna karşılık kadınların, çocukların, engelli bireylerin yaşamı için oldukça ehemmiyeti olan Sosyal Hizmetler Dairesi’nde ihtiyaç olduğu halde istihdam yapılmamakta ısrar edilmesi kabul edilemezdir.
Üzerinde yaşadığımız küçücük ada yarısında bir tane bile kadın sığınma evi yokken 200 tane cami bulunması, 160 tane sosyal hizmetler çalışanına karşılık 360 din işleri görevlisi bulunması bu topraklarda yapılmaya çalışanın ne olduğunu çok net şekilde ortaya koyuyor. Kadın Eğitimi Kolektifi olarak neoliberal, muhafazakar devlet politikalara karşı kadın özgürleşmesi mücadelesini yükselteceğimizi ve bu Anayasa’ya aykırı olan ve hiçbir meşruiyeti bulunmaya yasaya karşı olduğumuzu kamuoyuna bildiririz.
Kadın Eğitim Kollektifi