Emekçinin Partisi Bağımsızlık Yolu, Meclis Krizini Yargıya Taşıdı

Emekçinin partisi Bağımsızlık Yolu, 13 Kasım 2024 Çarşamba günü Lefkoşa mahkemeler önünde basın açıklaması gerçekleştirerek, meclis krizini yargıtay aracılığı ile yargıya taşıdı. Bağımsızlık Yolu, Meclis Başkanlığı krizinin, bir ayı aşkın süredir siyasi uzlaşıyla çözülememesi üzerine, durumun hukuki bir boyutu olduğuna vurgu yaparak, konuyla ilgili Kıbrıslı Türklerin yargı tarihinde bir ilk olan “Quo Warranto” davası açtı.

Ersoy: Rejim Siyaseti Kendi Gündeminde Boğuldu

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, mahkemeler önünde yaptığı basın açıklamasında, memlekette aslında hiç gündem olmaması gereken bir siyasi krizi yaşandığına işaret ederek, ilk günden itibaren bu sürecin halkın sorunlarından tamamen kopuk olduğunu ifade etti.

Bağımsızlık Yolu’nun ilk günden beri eğitimden sağlığa, trafikten özel sektörde güvencesiz bir yaşamdan geçim sıkıntısına kadar çok farklı sorunlarla boğuşan halkın yanında olduğunu belirten Ersoy, rejim siyasetinin ise halktan kopuk şekilde kendi gündeminde boğulduğunu söyledi. Bağımsızlık Yolu’nun, halkın sorunları ile ilgili siyasi analizler ve eylemler düzenlediğini hatırlatan Ersoy, artık bu sürece farklı bir yerden müdahale etme noktasında olduklarını ifade etti.

Ersoy, Bağımsızlık Yolu olarak mücadelenin sokak ayağıyla, parlamento ayağıyla, hukuk ve entelektüel ayağıyla bir bütün olarak sürdürülmesi gerektiğini savunduklarını söyleyerek, 3 geçersiz oy pusulasına rağmen Meclis Başkanı ilan edilen Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Ziya Öztürkler’in Yargıtay nezdinde soruşturulması yönünde dava dosyaladıklarını açıkladı.

Yargıtay Nezdinde Açılan İlk Dava

Ersoy, “Bu dava Anayasa Mahkemesi’nde değil Yargıtay nezdinde açılan bir davadır. Bu dava daha önce hiç açılmadı. Hem Bağımsızlık Yolu’nun, hem halk, hem de yargımız açısından yeni bir dava süreci olacak. Bizim için önemli olan halkın gerçek sorunlarına dair çözümler üretilmesidir. Bu davayı, çeşitli hukuksuzluklarla anılan ve bir ayı aşkın süredir devam eden sürece hukuksal anlamda yorum getirilmesi açısından açıyoruz. Bütün bu süreci geride bırakabileceğimiz ve halkın gerçek sorunlarının tartışılabileceği bir aşamaya getirilebileceği bir aşamaya taşımak istiyoruz” diye konuştu.

Mesutoğlu: Yargı Kanalıyla Çözüm Bulunması En Sağlıklı Yol Olacak

Dava ile ilgili teknik bilgi paylaşan Avukat Serkan Mesutoğlu, Meclis Başkanlığı seçimlerinin siyasi boyutu olduğu gibi hukuksal boyutu olduğunu söyleyerek, tarafların bir ayı aşkın süredir siyasi bir uzlaşıya varamadıklarını ifade etti.

Mesutoğlu, “Hukuksal boyutunda anlaşamadıkları için siyasi uzlaşıya varamadılar. Bu konunun bu şekilde halkın gündemini meşgul etmesindense, hukuki bir boyutu olduğu için yargı kanalıyla çözümünün bulunmasının en sağlıklı yol olacağı kanaatindeyiz” dedi.

Mesutoğlu, davanın Anayasa Mahkemesi nezdinde bir dava değil, yargıtay nezdinde “Yargıtay Asli Yetki” denilen, Anayasa’da öngörülmüş “Quo Warranto” isimli bir başvuru yapmak suretiyle başlattıkları bir yargı süreci olduğunu dile getirdi.

“Quo Warranto” Davası Nedir?

Mesutoğlu, “Quo Warranto” davasının, ister atanmak ister seçilmek suretiyle bir makama gelen kişinin, atanma sürecinin veya seçilme sürecinin hukuka uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin denetlenmesi anlamına geldiğini açıkladı. Mesutoğlu, “Bizim talep ettiğimiz emir, bu denetimin akabinde sürecin hukuka aykırı şekilde yürütülmüş olduğuna kanaat getirilmesi halinde, mahkeme tarafından, Meclis Başkanlığı makamının hukuksal olarak boş ilan edilmesi ve Ziya Öztürkler görevden alınması şeklindedir” dedi.

Bu davanın Kıbrıslı Türklerin yargısal tarihinde bir ilk olduğunu belirten Mesutoğlu, daha önce Kıbrıs Türk Mahkemelerinde Quo Warranto yönünde verilmiş herhangi bir karar olmadığını ve dolayısıyla bir açıdan da öncü bir dava açtıklarını söyledi.

Mesutoğlu, “Bu davada ne sonuç çıkarsa çıksın, gelecekte Yasama’nın kendi içinde yapmış olduğu veya hukuka aykırı olduğu düşünülen seçimlerin de yargı tarafından denetlenmesi konusunda bir alan açacak. Atama konusu olduğunda da bu atamalarla ilgili mevzuat spesifik bir çare üretmiyorsa, alternatif yol olarak kullanılabilecek bir mecra olacak. Uzun vadede kazanımları olacak bir süreç olduğunu düşünüyoruz. Sürecin şeffaf olması önemlidir, bu yüzden basın aracılığı ile bilgileri paylaşmaya devam edeceğiz. Bu davada sadece sonuç değil süreç de çok önemlidir” diye konuştu.

Açıklamaların ardından dava, Yüksek Mahkeme Mukayyitliği’nde dosyalandı.