Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy Muazzez Gazihan’ın sunduğu Genç TV’de yayınlanan Genç’te Sabah programına katılarak gündemi değerlendirdi.
Yapısal Değişimden Fayda Sağlayacak Olan Her Koşulda Bedel Ödeyen Emekçilerdir
Ersoy, toplumumuzda sorunun sadece yöneticiler veya kişiler olmadığını, sorunun yapısal olduğunu, nedenlerini anlayıp, analiz edip bunlara yönelik yapısal çözüm önerileri sunarak, hayata geçmesi için mücadele etmek gerektiğini söyledi. Bugün yaşadığımız her bir problemin, eğitim, sağlık, enerji, nüfus problemi veya artan suç oranları gibi sorunların hiçbirinin bir günde ortaya çıkmadığına vurgu yapan Ersoy, kurulmuş düzenin birike birike yıllar içinde bugünkü halini almasını sağladığını belirtti. Yöneticiler değişse de bu yapının değişmediğine dikkat çeken Ersoy, sorunları tespit edip yapısal çözümler üretilmeli, değişimi sağlamalı dedi. Değişimden fayda sağlayacak olanın, her koşulda bedel ödeyen emekçiler olduğunu söyleyen Ersoy, emekçi bedel öderken ultra zenginlerin ve sermaye kesiminin sefa sürdüğünü ifade etti.
Toptan Kokuşmuş Bir Düzen İçerisindeyiz
Toptan kokuşmuş bir düzen içerisinde olduğumuzu ifade eden Ersoy, eğitim, sağlık, enerji, ulaşım gibi temel insan hakkı olan her şeyin piyasalaştığı ve özele devredildiği bir düzen içinde yaşamakta olduğumuzu belirtti. Bu durumun temel çözümünün ise kamuculuk olduğuna vurgu yapan Ersoy, özel ellerle para kazanmak, karı arttırmak için değil toplumsal fayda için çözümler üretmeliyiz açıklamasını yaptı.
Bağımsızlık Yolu Emekçilerin Siyasal Temsiliyeti İçin Mücadele Ediyor
Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun emekçilerin siyasal temsiliyeti için mücadele ettiğini söyledi. Emekçilerin örgütlenmeyip, sendikasız kaldığı sürece bu cenderenin içinden çıkmasının mümkün olmadığına değinen Ersoy, rejim partilerinin emekçinin yanındaymış gibi demeçler verseler de sermayenin temsilcileri olduğunu aktardı. Pratiklerine baktığınız zaman emekçileri koruduklarını göremezsiniz diyen Ersoy, ellerinde bir program, somut tahlil hiçbir şey yok ifadelerine yer verdi. Ersoy, bunu yenmenin yolu da emekçilerin kendi çıkarlarını kendilerinin savunması olduğunu, Bağımsızlık Yolu’nun da bunun mücadelesini verdiğini ekledi. Sermayenin ve emekçinin çıkarlarını aynı anda savunamazsınız diyen Ersoy, özel sektöre sendika istiyorsanız patronları karşınıza almanız gerekmektedir dedi. Ersoy, sermayeden veya rejim partilerinden bizi kurtarmalarını beklemenin hiçbir anlamı olmadığını, bizler buna seyirci kaldığımız sürece bu düzenin daha da kötüye gideceğini vurguladı.
Enflasyonun Sebebi Şirketlerin Yüksek Kar Aşkı
Enflasyonun yükselmesine esas etkenin büyük şirketlerin kar marjlarının arttırmak istemesi olduğunu söylen Ersoy, verilere baktığımızda emek kaybetmiş, sermaye kazanmış dedi. Bağımsızlık Yolu’nun asgari ücretin en düşük kamu maaşına endekslenmesi talebini yineleyen Ersoy, asgari ücretlinin temsil edilmediği garabet komisyondan kurtulunması ve kimsenin vicdanına kalmadan 2 ayda bir de hayat pahalılığı ödeneğinin uygulanması gerektiğini söyledi.
Kamuyu Geliştirmek İçin Servet Vergisi
Ersoy, eğitimde, sağlıkta, enerjide, ulaşımda ve barınmada kamuculuğu savunduklarını, kamuyu geliştirmek için de bugüne kadar katlanarak birikmiş topluma dönmeyen servetlerden servet vergisi alınası gerektiğini savunduklarını anlattı. Ersoy, siyasetin bir süreç halinde işlemesi gerektiğini, toplumsal dönüşümü sağlamak için Bağımsızlık Yolu’nun uzun vadeli bir mücadele öngördüğünü söyledi.
Parayı Tanrı Haline Getirirseniz Çürüme Kaçınılmaz Olur
Yolsuzluğun her yere yayılmasına sebep olan şeyin sistemin kendisi olduğunu belirten Ersoy, parayı tanrı haline getirirseniz yolsuzluğun yapılmasının, çürümenin yayılmasının kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Ersoy, Bağımsızlık Yolu olarak uzun yıllardır Kıb-Tek’in demokratik özerkliğe kavuşturulması gerektiğini savunduklarını söyledi. El-Sen başkanının oğlunun şaibeli bir şekilde sınavsız işe alımının Kıb-Tek’te yaşanan tek yolsuzluk olmadığını, yakıt alımından, ihtiyaç olunmayan mal tedariklerine kadar birçok usulsüzlüğün Kıb-Tek’te yıllar içerisinde gerçekleştiğini söyledi. Halkın olması gereken elektrik kurumunun, gerçekten halkın denetimine verilmesi, siyasetin arka bahçesi haline gelen Kıb-Tek’ten siyasi erkin elini çekmesini savunduklarını belirtti. Kıb-Tek ile ilgili hazırladıkları bir yasa tasarısı olduğuna da değinen Ersoy, yasa tasarısını meclise sunduklarını ancak tozlu raflarda bekletildiğini ifade etti.
kktc Tarihinin En Kıyak Sözleşmesi Aksa’ya
Aksa belasından kurtulamadığımız sürece enerjide gerçek anlamda kamusal bir hizmeti sağlamayacağımızı da ekleyen Ersoy, mevcut kamu – özel ortaklığının enerji arz güvenliğini sağlayabilmek için oluşturulduğunu ancak elektriklerin hala kesildiğini anlattı. kktc tarihinin en kıyak sözleşmesinin Aksa ile yapıldığını belirten Ersoy, gündemde bulunan sahte reçete yolsuzluğunun kat kat üzerinde bir yolsuzluğun Aksa ile yapıldığını açıkladı.
Sahte reçete yolsuzluğunda meselenin yine yapısal olduğunu anlatan Ersoy, sağlığın özelleştirilmesiyle, ilaç tedariğinin piyasalaştırılmasıyla ve kamunun küçültülerek denetim mekanizmasının sakatlanmasıyla yolsuzluğun önünün açıldığını vurguladı. 2018 yılından itibaren sigorta reçetesini yazma yetkisinin sadece özel hastane doktorlarına veya serbest çalışan hekimlere verildiğini anlatan Ersoy, sistemin açığını bulup bundan faydalanmak an meselesi oldu dedi.
Kamusal Fayda Üzerine Kurulu Bir Anlayış Sorunlarımızı Çözecektir
Eskiden kamu eliyle işletilen eczanelerin olduğunu hatırlatan Ersoy, günümüzde bakkal mantığında her köşede bir eczanenin olduğunu, ilaç tedariğinin kar güdüsüne teslim edildiğini söyledi. Kamuda denetleme mekanizmasının da bilerek zayıf bırakıldığını söyleyen Ersoy, istihdamının da siyasi erkin yandaşlarını istihdam ettiği yer haline geliyor dedi. Kurtulmamız gerekenin piyasacı mantığı olduğunu söyleyen Ersoy, kamusal fayda üzerine kurulu bir anlayış sorunlarımızı çözecektir ifadelerini kullandı. Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun programında da eğitimden sağlığa ulaşımdan enerjiye her konuda kamucu anlayışın savunulduğunu söyledi.
Kamu okullarına ayrılması gereken kaynakların özel okullara teşvik, muafiyet adı altında verildiğine dikkat çeken Ersoy, kamu okullarının sorunlarının yumak halinde büyümesinin sebebinin bu olduğunu anlattı. Holdingleşmiş üniversitelerin kurumlar vergisi vermediğini de anlatan Ersoy, derhal kurumlar vergisinin alınması gerektiğini vurguladı. Ersoy, eğitimin paranın tanrı olduğu yasaya bırakılamayacağını, panzehrinin de kamuculuk, toplumsal fayda olduğunu yineledi.