Bağımsızlık Yolu Milletvekili adayı Umut Ersoy, BRT’de Seçim Özel programına konuk olarak, Levent Kutay’ın sorularını yanıtladı.
Sermayenin Ekonomisi Farklı, Emekçinin Ekonomisi Farklı
Ersoy, emekçi insanların yaptığı siyasetle değişim olacağını söyleyerek, bankalar zenginleşirken bireysel borçların artmasını örnek gösterdi. Ersoy, ‘hepimiz aynı gemide değiliz’ ifadesini kullanarak, birileri zenginleşirken birileri fakirleşiyor olduğunun altını çizdi. Yoksullaşmanın ana kaynağının Türkiye’nin ekonomi politikaları olduğuna değinen Ersoy, ‘Büyürken Yoksullaşma’ olarak tanımlanan politikanın, sermayenin payını arttırdığını emeğin gelirinin ise azalttığını söyledi. Ersoy, sermayenin ekonomisinin farklı, emekçinin ekonomisinin farklı olduğuna dikkat çekti. Ersoy, ‘toplumun her kesimini kucaklıyoruz’ diyen rejim partilerinin bu tabloyu görünmez kılmaya çalıştığını ekledi. Her sektörde patronların karına kar kattığını, emekçinin fakirleştiğini görebileceğimizi söyleyen Ersoy, inşaat şirketlerinin çıkarlarını korumak için çıkarılan yabancıya konut satış hakkının arttırılması politikasını örnek verdi. Ortada sınıfsal bir tercih olduğuna değinen Ersoy, ‘Biz o sınıfsal tercihe emekçilerden yana müdahalede bulunmak istiyoruz’ dedi.
Emekçilerin Hayatının Daha İyi Olması İçin: Asgari Ücret En Düşük Kamu Maaşına Eşitlensin, Özel Sektörde Sendikasız İşçi Çalıştırmak Yasaklansın, Servet Vergisi Uygulansın
Ersoy, CTP tarafından yapısal çözüm önerisi olarak sunulan ‘stabil bir para birimine geçelim’ önerisi için ‘ortada tariflenmiş bir politika yok’ ifadesini kullandı. Bunun yerine Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nu lağvedilip, asgari ücreti en düşük kamu maaşına eşitleyelim dedi. Böylece alım gücünün korunacağını belirten Ersoy, hayat pahalılığı ödeneğinin de yansıtılacağını ekledi.
Özel sektördeki hak gasplarına yönelik Ersoy, ‘Özel sektörde on kişi ve üzeri çalışanı olan iş yerlerinde sendikasız işçi çalıştırılmasının yasaklanmasını savunuyoruz’ dedi. Emekçilerin hayatının biraz daha iyi olması için özel sektörde sendikanın şart olduğunu söyledi. Ersoy, özel sektörde sendikanın bir denetim mekanizması olduğuna değinerek, kaçak işçi çalıştırılmasının ve vergi kaçırmanın önüne geçebileceğini ekledi.
Servet vergisine de değinen Ersoy, servet vergisini, ‘Ekonomiye dahil olmayan serveti kademeli şekilde vergilendirip, kamusal sağlığa, eğitime, toplu taşımaya, enerji ve barınma hakkı için sosyal konutlara dönmesi’ şeklinde özetledi.
Sermayenin Çıkarına Değilse Rejim Partileri Uygulamaz
Ersoy, halkın çoğunluğunu oluşturan emekçilerin, hayatlarını rahatlatabilecek özel sektörde sendika, servet vergisi gibi uygulamaların mevcut olduğuna dikkat çekerken, uygulamaların sermayenin çıkarlarına yaramadığı için rejim partilerinin yapabileceği politikalar olmadığını söyledi. Mecliste, emekçinin kendi sınıfsal çıkarlarını gündeme getireceği politikaların olmasının öneminden bahseden Ersoy, mücadelenin yükseltilmesinin önemini de vurguladı.
Kamu ve Özel Sektör Emekçilerinin Sınıfsal Çıkarları Ortaktır
Ersoy, ‘Dolaylı vergilerin düşürülmesi, doğrudan vergilerin arttırılması gerektiğini savunuyoruz’ diyerek, yirmi yıldan beri süren kemer sıkma politikaları yerine genişlemeci bir bütçeyi öngördüklerini aktardı. Ersoy, bunu zenginden alıp fakire vermek değil, sömürenden alıp üretene vermek şeklinde açıkladı. İçinde yaşadığımız rejimin sınıfsal karakterine değinen Ersoy, kamu ve özel sektör emekçilerinin sınıfsal çıkarlarının ortak olduğunun altını çizdi.