Ersoy: Savaşın Enflasyonist Etkileri Olacak, Hükümet Bu Konuda Herhangi Bir Önlem Almadı

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, İran – İsrail savaşının ülkede yaratacağı enflasyonist etkiye vurgu yaparak, savaşa ABD’nin de girmesiyle petrol fiyatlarının artacağını belirtti. Ersoy, bununla ilgili hükümetin aldığı bir önlem olmadığının altını çizdi. İlerleyen günlerde akaryakıt fiyatlarının artacağını ve ülkede bulunan iki akaryakıt şirketinin ve Aksa’nın yine zenginliğine zenginlik katacağını söyledi. “Ve yine asgari ücret enflasyonu arttırdı” diyecekler ifadelerini kullanan Ersoy, akaryakıt fiyatlarının enflasyonu arttırdığını kaydetti. Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, Kuzey Kıbrıs TV’de, Ülke Gündemi programında Ahmet Kaptan’ın sorularını yanıtladı.

Yönetenler, Toplumsal Olarak Üretilen Zenginliğin Tepesine Konan Ufacık Zengin Bir Azınlığın Çıkarını Yönetmek İçin Politikalar Üretiyor

Ersoy, ülkemizde yaşayan gençlerin ülkeyi terk ettiği, beyin göçü yaşandığının bilindiğini, yöneticilerin de bunun gayet de farkında olduğunu ancak, beyin göçünün umurlarında olmadığını aktardı.  Memleketi yönetenlerin bu ülkenin genç insanlarına sahip çıkması, onlara güvenli, refah içerisinde bir gelecek sunması, iş imkanlarından ev sahibi olabilmeye kadar her şeyi sağlaması gerektiğini düşünüyoruz, ideal olan budur diyen Ersoy, ancak bizi yönettiğini iddia eden kesimlerin bu halkın büyük çoğunluğunun çıkarları için bir yönetim ortaya koymadığını ifade etti.  Ersoy, ülkeyi yönetenlerin, toplumsal olarak üretilen zenginliğin tepesine konan ufacık bir azınlığın çıkarını yönetmek için politikalar ürettiğini vurguladı.

Eğer insanlarımız göç ediyorsa bunun tersine de bakmamız lazım diyen Ersoy, ülkemizde patronların ucuz iş gücüne ihtiyaç duyduğunu, kaliteli bir şekilde güvenceli çalışmak, aldığı maaşla bir ev sahibi olabilmek, sosyal yaşamını kurabilmek, güvenli ve rahat bir hayat sürebilmek isteyen bir insanın bu ortamda yapamayacağını söyledi.

Kapkaççı Sermaye Bu Ülkenin Gençlerini, Doğasını, Kıbrıslı Türklerin Bir Adanın Yarısına Hapsolmasını ve Kıbrıs Sorununu Umursamıyor

Ersoy, kurulan kapkaççı sermaye düzeninin yarını düşünmediğini, bugün en kısa yoldan karını nasıl maksimize edebileceğini düşündüğünü söyledi. Yönettiğini iddia edenler de sadece onların siyasal temsilcilerdir diyen Ersoy, seçim zamanları onlardan aldıkları bütçelerle seçilirler ve sonra da onlara hizmet ederler dedi.

İster yerlisi, ister yabancısı emeğiyle geçinip bu ülkenin aşını, ekmeğini üreten insanların emeğinin üzerine konup bunu bir ranta çeviren ve bunun üstünden zenginleşen çok az elit %2’lik bir gruptan bahsettiğini anlatan Ersoy, bu %2’lik grubun ne bu ülkenin gençlerini, ne doğasını, ne Kıbrıslı Türklerin bir adanın yarısına hapsolmasını, ne de Kıbrıs sorununu umursadığını vurguladı.

Ersoy, toplumların sınıflı bir yapıdan oluştuğunu ve her sınıfın kendi çıkarı doğrultusunda hareket ettiğini ve bunu görebildiği oranda aslında toplumların ilerleyebileceğini bir şekilde ortaya koymamız gerektiğini söyledi.

Bu Toplumun İhtiyaçları İleriye Dönük Planlamayla ve Kamucu Politikalarla Çözülebilir

Ersoy, sığınak ve sığınaklar için alınan vergilere değinerek, “belli ki sığınak yok!” dedi.

“Seyrüsefer için alınan vergiler var, yol görüyor muyuz? Görmüyoruz. Eğitim, sağlık için alınan vergiler de var. Eğitim, sağlık var mı? Yok” ifadelerini kullandı.

Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun sosyalist bir parti olarak sürekli üzerinde durdukları şeyin planlama, kamuculuk olduğunun altını çizerek, bu toplumun ihtiyaçlarını ileriye dönük planlamayla ve kamucu politikalarla çözebileceğine vurgu yaptı. Ersoy, toplanan tüm bu paraların ultra zenginlere teşviklere, vergi aflarına gittiğini söyledi.

Geçtiğimiz yıl Emrullah Turanlı’ya sağlanan 56 Milyon Euro’luk vergi affını hatırlatan Ersoy, inşaat şirketlerinin de hiçbirinin vergi vermediğini belirtti.  Forbes listesine giren zenginlerimize bakalım diyen Ersoy, onların da vergi vermediğini aktardı.

Savaşın Enflasyonist Etkileri Olacak, Hükümet Bu Konuda Herhangi Bir Önlem Almadı

Ersoy, İran – İsrail savaşının ülkede yaratacağı enflasyonist etkiye vurgu yaptı. Savaşa ABD’nin de girmesiyle petrol fiyatlarının artacağını belirten Ersoy, bununla ilgili hükümetin aldığı bir önlem olmadığının altını çizdi. İlerleyen günlerde akaryakıt fiyatlarının artacağını ve ülkede bulunan iki akaryakıt şirketinin ve Aksa’nın yine zenginliğine zenginlik katacağını söyledi. “Ve yine asgari ücret enflasyonu arttırdı” diyecekler ifadelerini kullanan Ersoy, akaryakıt fiyatlarının enflasyonu arttırdığını kaydetti.

Savaşın genişlemesinin, ticaret yollarını da etkileyeceğini, ithalata bağımlı bir ülke olduğumuzu, temel ihtiyaçlarımıza ulaşamama sıkıntısının da olabileceğine değinen Ersoy, bununla ilgili de bir hazırlık yapılıp yapılmadığını sordu. Sığınaklar kadar bu konuyla ilgili de hükümetin açıklama yapması gerektiğini söyleyen Ersoy, ancak hükümetin hiçbir şey yapmadığını belirtti.

Ersoy, içinde bulunduğumuz bu dönemde bazı kesimlerin zenginliğine zenginlik katacağını, geriye kalan çalışan kesimin ise yoksulluğa itileceğini söyledi.  Burada çözümün kamuculuk olduğunu işaret eden Ersoy, Aksa’nın kamulaştırılmasıyla enerji maliyetlerinin %30 aşağıya çekileceğini söyledi.

Durması Gereken Ortadoğu’yu Kan Gölüne Çevirmek İsteyen Emperyalist ve Siyonist Saldırganlıktır

Elbette barıştan tarafız ve barış istiyoruz diyen Ersoy, apolitik bir hümanizm sosuyla söylenmiş bir barış söyleminin barışa hizmet etmeyeceğini, emperyalizme hizmet edeceğini söyledi. Ersoy, İran’da gerici molla rejiminin olduğunu, ancak o rejimi devirme görevinin İran halkında olduğunu söyledi. Durması gerekenin Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmek isteyen emperyalist ve Siyonist saldırganlık olduğunun altını çizen Ersoy, İsrail’in ve ABD’nin karşısında yer almamız gerektiğini söyledi.

İngiliz Üstleriyle Sınırlı Kalmak Zorunda Değil Fransız, ABD, Türkiye ve Yunanistan Ne Varsa Bu Adadan Çekilmesi Gerekiyor

Ersoy, adadaki yabancı güçlerin adayı terk etmesini istediklerini ve Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde yaşayan halkların kendi kendilerini yönetebilme haklarını savunduklarını dile getirdi. İngiliz üstlerinden kalkan uçakların İsrail ordusu için istihbarat topladığını, askeri mühimmat taşıdığını belirten Ersoy, sadece bizi hedef haline getirdiği için değil, Ortadoğu halklarının başına bomba olarak düştüğü için İngiliz üstlerinin bu adadaki varlığına doğrudan karşı çıkmamız gerektiğini vurguladı. Sadece İngiliz üstleriyle sınırlı kalmak zorunda değil diyen Ersoy, Fransız, ABD, Türkiye ve Yunanistan ne varsa bu adadan çekilmesi gerekiyor dedi.

Çağdaş Vatandaşlık Yasası Şart

Bakanlar Kurulu tarafından aile bütünlüğü diyerek deport edilen kişilerin kararlarının geri alınmasını diğer kararlar gibi şaibeli olarak nitelendiren Ersoy, kamu yararını düşünerek planlama yapılmadığı zaman ve sadece belirli bir kesimin çıkarı için politika üretildiği zaman varılacak yerin burası olduğunu söyledi.

Ersoy, nüfus politikasında, sermayenin sürekli ihtiyaç duyduğu ucuz iş gücü talebinin nüfus politikasını biçimlendiren ayaklardan bir tanesi olduğunu söyledi. Üniversitelerin de ayni şekilde bir sektör haline geldiğini eğitimin metalaştığını söyleyen Ersoy, öğrencilerin kayıt yapıp yapmadığı, kayıt dışı iş gücüne mi katılıyor kontrol edilmediğini belirtti. Giriş çıkışlarda ciddi anlamda kontrol mekanizmasının olmadığını belirten Ersoy, bunların topluma faydasının olmadığını, ucuz iş gücüne ihtiyaç duyan patronların fayda sağladığını yineledi. Sonrasında ise sağlık, eğitim, barınma yetmiyor, suç oranları artıyor dedi. İlk önce ülkeye gelmelerini engellememiz gerekiyor diyen Ersoy, gelmeden önce önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı.

Ersoy, mevcutların yenilenmesi dışında, yeni çalışma izinlerinin verilmemesi, muhacerette sıkı önlemlerin alınması gerektiğini kaydetti. Üniversitelerin getirdikleri öğrencilerden sorumlu tutulması gerektiğini de ekleyen Ersoy, eğer bilgi sahibi değilse üniversitelere ceza kesilmesi gerektiğini de belirtti. Ersoy, bu mekanizmayı tersine çevirecek olan şeyin nüfus politikası için de ayni olduğunu emeğin örgütlenmesi ve güçlenmesinden geçtiğini vurguladı. Ersoy, Bağımsızlık Yolu olarak Bakanlar Kurulu’nun istisnai vatandaşlık verme yetkisinin olmadığı çağdaş vatandaşlık yasasını savunduğunu da sözlerine ekledi.