Nazlı: Taşeron Şirketlerin Hiçbir Kamusal Gailesi Yoktur

Bağımsızlık Yolu Lefkoşa Bölge Sorumlusu Cansu N. Nazlı, Kuzey Kıbrıs TV’de, Ahmet Kaptan’ın sunduğu, Kaptan’ın Günlüğü programına konuk oldu.

Ekonomik Kriz, Ev İçi Şiddeti Artırdı

Yaşanan ekonomik krizin yarattığı etkilerin tartışıldığı programda konuşan Nazlı, geçim sıkıntıları nedeniyle ev içi şiddet seviyesinin arttığını vurguladı. Nazlı, en temel hakkı olan maaş ve sosyal güvenlik yatırımlarının bile yerine getirilmeyen vatandaşın çaresizlik içinde olduğunu söyledi. Ekonomik kriz nedeniyle aile içindeki huzurun bozulduğunu ve ilişkilerin gerildiğini belirten Nazlı, ayın ortasında kimsenin cebinde para kalmadığını ifade etti. Nazlı, özellikle çocuklu ailelerde, okul ihtiyaçlarını karşılayamama ve çocuğuna harçlık verememe çaresizliğinin, öfke kontrolünü sağlamakta sıkıntılar yaşamasına ve psikolojik çıkmazlara neden olduğunu belirtti.

Ev içi şiddetin sonuçlarına odaklanmak yerine, sebep olan nedenleri ortadan kaldırmanın önemine dikkat çeken Nazlı, yoksulluğun da bir çeşit şiddet olduğunu ve gayri insani koşullarda yaşamak, çalışmak zorunda olmanın da şiddete maruz kalmak olduğunu söyledi.

Yerel Yönetimler, Demokrasinin Beşiğidir

Yerel yönetimler ile ilgili alınan yüksek mahkeme kararının henüz yayınlanmadığı için basından takip edebildiği kadar yorumlayabileceğini belirten Nazlı, seçim tarihinin ertelenmesinin anayasaya aykırı bulunmuş olmasının ardından belediyelerin birleştirilerek, toplam sayının 18’e düşürülmesi ile ilgili ara karar alındığını hatırlattı. Mahkeme sonuçlanmadan nihai kararın ne olacağını bilemediğini söyleyen Nazlı, yerel seçimlerin mevcut yasa değişikliğinin geçerli olduğu biçimde yani 18 belediye üzerinden yapılacağını ifade etti.

Nazlı, “Belediyelerin sayısının azaltılmasıyla ilgili süreç, hükümet tarafından oldu bittiye getirilmeye çalışıldı. Mecliste tek sol parti olarak temsil edilen ana muhalefet partisi ise bunu halka yaymakla ilgili çok etkili olamadı ve kürsü muhalefeti yaptı. Sokak iyi organize edilemedi. Bu yasa tasarısı, Türkiye’den bir dayatma olarak geldi ve aslında yasama yılı boyunca nisap sağlanamadığı için toplanamayan milletvekilleri, yaz sıcaklarında bir araya gelerek şeker suya düşmüş gibi üzerlerine düşen görevi yapmak için toplandılar. Ana muhalefet ise bunun dayatma olduğunu söylemek yerine, teknik açıdan yasanın nerelerinde sıkıntı olduğuna yoğunlaştı” diye konuştu.

Sürecin kamuoyu önünde sağlıklı tartışılamadığını vurgulayan Nazlı, yerel yönetimlerin demokrasinin beşiği olması gerektiğini ama yasa değişiklik sürecinin iyi yönetilemediğini söyledi. Hukuki mücadeleye başat bir rol biçilmemesi gerektiğini ve yalnızca hukuk mücadelesinin yetersiz olduğunu belirten Nazlı, siyasi bir mücadeleyi örgütlemek için bunun halk ile birlikte sokakta desteklenmesi gerektiğini belirtti.

Belediyeler yasasının uğruna mücadele edilmesi gereken bir yasa olduğuna dikkat çeken Nazlı, toplumsal muhalefetin seçim gündeminden gayrı, bu yasa değişikliğinin takipçisi olması gerektiğini söyledi.

Taşeron Şirketlerin Hiçbir Kamusal Gailesi Yoktur

Küçük Mustafa’nın ölümü ve öldürülüş biçiminin tüm toplumu derinden etkilediğini ifade eden Nazlı, bir çocuk cinayeti mahkumunun ilkokula istihdam edilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti. Bu istihdamın nedenini taşeron sistemine bağlayan Nazlı, istihdamın kamu tarafından yapılmış olsaydı, kamuda öngörülen usullere göre belli eleklerden geçirildikten sonra yapılacağından, böyle bir yüküm giymiş kişinin istihdam edilemeyeceğinin altını çizdi.

Taşeronlaşma ile kamudaki belli iş alanlarının özelleştirildiğini ve taşeron şirketlerin hiçbir kamusal gailesi olmadığını söyleyen Nazlı, “Kamusal hizmetlerin özel şirketler aracılığıyla verilmesinin ekonomik veya sosyal sıkıntıları yanında kamu vicdanını yaralayacak örneklere de açık olduğunu gösteren bir olay oldu” dedi. Kamuda taşerona son verilmesi gerektiğini vurgulayan Nazlı, ülkemizde özellikle şiddet suçluları için bir rehabilitasyon süreci uygulaması getirilmesi gerektiğini açıkladı. Cezasını tamamlayan mahkumların rehabilite edilerek iş bulması, hayata ve topluma kazandırılması için istihdam edilmesinin önemli olduğuna dikkat çeken Nazlı, özellikle şiddet suçu işleyen kişilerin devlet politikası geliştirilerek rehabilite edilmesi gerektiğini ifade etti.

Çocuk İzlem Merkezleri Bir An Önce Hayata Geçirilmelidir

Gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin çocukları koruyucu bir önlem almadığına ve sosyal politika geliştirmediğine dikkat çeken Nazlı, çocuk izlem merkezlerinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Nazlı, ülkede yaşayan tüm çocuklardan anne ve babasından önce yasal olarak sosyal hizmetlerin sorumlu olduğunu ve vatandaş veya vatandaş olmayan bütün çocukların kayıt altına alınması ve güvenliklerini sağlaması gerektiğini vurguladı.

Asgari Ücretle Geçinmek Mümkün Değil

Nazlı, Bağımsızlık Yolu’nun asgari ücretin en düşük kamu maaşına endekslenmesi, hayat pahalılığının iki ayda bir yansıtılması konularında ısrarcı olduğunu ve Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun feshedilmesi gerektiğini ifade etti. Nazlı, kamu ile özel sektör çalışanlarının ortak paydada buluşabilmesi ve birlikte mücadele için maaşların bu yönde düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Halkın giderlerini azaltmak için kamusal eğitim ve sağlık hizmeti verilmesi ve ulaşımın toplu taşıma yöntemiyle ucuzlatılmasının şart olduğunu belirten Nazlı, servet vergisi ile bu dengenin sağlanabileceğini belirtti. Büyük süpermarket, otel zincirleri, özel hastane ve üniversite sahiplerinin menfaatleri uğruna halkın ezildiğini ifade eden Nazlı, bunun siyasi bir tercih olduğunu açıkladı.