(19.09.2016)
Çalışanların örgütlenmeye ihtiyacı olduğunu ve örgütlenme ihtiyacının yasalarca garanti altına alınması gerektiğini vurguluyoruz. Çalışma yaşamındaki eşitsizliklerin giderilmesinde çalışanların örgütlülüğünün önemini biliyor ve özellikle özel sektörde çalışan emekçilerin buna ihtiyacı olduğunu söylüyoruz.
Bu anlayışla Mart 2015’ten beri bıkmadan usanmadan “Sendikasız Çalıştırılmanın Yasaklanması” için sürekli çabalıyoruz. Sokaklarda bildiri dağıtıyor, eylemlerde haykırıyoruz. Radyoda televizyonda örgütlü sermayenin karşısında emekçilerin örgütsüzlüğünü konuşuyor, gazetelerde çalışanların sorunlarına dikkat çekiyor, yaptığımız ziyaretlerle emekçilerin yanında duran yapıları bir araya getirmeye çalışıyor, meclise bu sözü taşıyoruz.
9 Mart 2015’ten itibaren başlattığımız kampanyada bugüne kadar çok yol aldık. Sokakta bildiri dağıtımı ve eylemlerle başlayan süreç aslında herkes için yenilikleri barındırıyordu. Egemenlerin yıllardır sürdürdükleri kamu ve özel sektör emekçilerini sinsice bölme girişimleri karşısına, uzun bir aradan sonra birleştirici bir taleple çıkıldı. Ve birleştirici talep görmezden gelmelere rağmen toplumda kısa sürede karşılık buldu. Özel sektör emekçileri başta olmak üzere çalışan kesimlerden çok olumlu tepkiler alan kampanya medyanın da konuya ilgi göstermesiyle birlikte daha geniş kesimlere yayıldı. Bu şekilde kampanyamızı radyo ve televizyon kanallarında tartışma imkanı bulduk. Üstelik tüm bunlar halkın gündeminin 2015 cumhurbaşkanlığı seçimleriyle şekillendiği bir ortamda gerçekleşti. Başlangıç döneminden sonra ziyaretlere başladık. Emekçilerin örgütsüz çalışmaması fikrimizi ve bunun için hazırladığımız yasa teklifini örgütlere sunduk. Sendikalardan, emekten yana olan partilere hatta Çalışma Bakanı’na kadar ziyaretler gerçekleştirdik. Tüm bu süreçler yaşanırken çalışma yaşamındaki iş cinayet ve kazaları da rekor seviyelere çıkıyor ve bu acı gelişmeler işçilerin örgütlülüğün yasal bir güvence altına alınması talebimizin ne kadar gerekli olduğunu da gösteriyordu. Çalışanların örgütlenmesi talebi haklı olarak destek gördükçe sermayenin hükümetlerin korkuları da daha görünür hale geldi. Sunat Atun televizyonlarda çalışanların örgütlenip sendikalaşmasının ülkeyi 150 yıl geriye götüreceğini iddia ederken, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanları da çalışanların örgütlenmesi aleyhine sayfa sayfa beyanat vermeye başladılar. En sonunda yasa önerimizi Baraka ve TDP’nin aktif desteğiyle meclise sunduk. Meclise sunulacak yasa önerisine bu iki örgüte ek olarak çok sayıda örgüt destek beyan etti. TDP Girne Milletvekili Zeki Çeler’in ivedilik talebiyle meclise sunduğu yasa önerimiz, normal sıradan bir mesai gününde mecliste toplanmaya dahi özen göstermeyen UBP ve DP-UG vekillerinin tam katılımlı hayır oylarıyla ivedilik alamadı. Ancak reddedilen sadece yasanın ivedilik talebidir. Konunun tekrar meclis gündemine taşınabilmesi biz çalışanların konuyu sıcak tutmamıza bağlıdır.
Bu sebeple Bağımsızlık Yolu olarak mücadeleye devam ediyor ve kampanyamızı yeni bir aşamaya taşıyoruz. Hükümet konuyu konuşmaktan kaçınsa da halkın, çalışanların örgütlenme konusundaki görüşü nettir. Halk “10 ve üzeri çalışanı olan patronların sendikasız çalıştırılması yasaklansın” kampanyasını desteklemektedir. Biz de bu desteği daha da görünür kılmak için kampanyamıza imza toplayarak devam ediyoruz. 19 Eylül 2016’dan itibaren toplanacak olan imzalar çalışanların, özel sektör emekçilerinin örgütlü olma isteğini, yasa önerisinin ivedilik talebini reddeden UBP-DP hükümetinin ise kimi reddettiğini daha net gösterecektir.
Tüm halkı çalışanların örgütlülüğü için imza vermeye çağırıyoruz. Özel sektör emekçileri için, çalışanların özel-kamu, Kıbrıslı-Türkiyeli, vatandaş-vatandaş olmayan fark etmeksizin birleşmesi için imza vermeye çağırıyoruz. Tükenmeyen ısrarımız haklı oluşumuzdandır. Çabamız hakkımız olan için, sermaye kadar örgütlü olabilmek içindir.
Yaşasın Emekçilerin Birliği!
Yaşasın Örgütlü Mücadele!
Bağımsızlık Yolu(a)
Ali Şahin