
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, Baraka Kültür Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Pınar Piro ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Yönetim Kurulu Üyesi Onur Bütüner, Emeğin Gündemi programına konuk olarak, okulların açılmasıyla birlikte başlayan yeni öğretim dönemini, eğitimde yaşanan sıkıntıları ve çözüm önerilerini değerlendirdiler.
Özkızan: Eğitim Piyasalaştırıldı
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, kamunun yönetimde olan yerlerin aynı zamanda hizmet sunan iş yerleri de olduğuna dikkat çekerek, yöneticinin okullardaki eksikliklerden sorumlu olduğunu söyledi. Özkızan, anayasada eğitimin zorunlu kılındığını fakat yapılması gerekenlerin yapılmadığını da belirtti. Eğitimdeki sorunun çok basit ve çözülebilir olduğunu belirten Özkızan, eğitimin piyasalaştırıldığını söyledi.
Özel Okul Sahipleriyle Birlikte Siyaseti Belirliyorlar
Özkızan, hükümette gelen ve Eğitim Bakanlığı’nı alan soldan bir partinin Eğitim Bakanlığı’ndaki yöneticisinin istifa edip özel bir okula müdür olarak gittiğini hatırlatarak, hükümete gelen soldan veya sağdan partilerin özel okul sahipleriyle beraber siyaseti belirlediklerini kaydetti. Bu durumda devlet okullarının iyileştirilemeyeceğini ekleyen Özkızan, hükümete gelmiş siyasetçilerin ciddi bir kısmının kendi özel işletmeleri olduğuna değindi.
Devlet okullarının bilerek kötüleştirildiğini ve durumu olmayan ailelerin dahi artık borçlanarak çocuklarını özel okullara gönderdiğini ifade eden Özkızan, özel okulların da artık kendi içerisinde hiyerarşisi olduğunu belirtti.
Hükümet, Çocukların Ailesinin Cebindeki Asgari Ücrete Bile Göz Dikti
Özkızan, son yirmi yılda yoksul kesimin göçmenleşmesi ve ana dili Türkçe olmayanların da göçmenleşmesinden bahsederek, ana dili Türkçe olmayan çocukların sınıflardaki sayısının gittikçe artığına dikkat çekti. Hükümetin bu çocukların ailesinin cebindeki asgari ücrete bile göz diktiğini ifade eden Özkızan, yapılan ayrımcalıklardan da bahsetti.
Özkızan, 3. Dünya ülkelerinden işçi getirilmesiyle ilgili açıklamada bulunarak “sırf sermaye sınıfı ucuz işçi çalıştırabilsin, karına kar katabilsin diye yurt dışından işçi getiriliyor” dedi. Bu durumun demografik karmaşa yarattığının da altını çizen Özkızan, “bunun bedelini sermaye sınıfı ödemeli” ifadelerini de kullandı.
Nitelikli eğitimin ayrımcılık içermeyen, herkesi kapsayan bir eğitim olduğunu belirten Özkızan, çok kültürlü toplumların aslında ne kadar zenginleşebileceğinden bahsederek avantajlarını aktardı.
Piro: Öğretmenler Velilerden Para Toplamaya Mecbur Bırakılıyor
Baraka Kültür Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Pınar Piro, yeni eğitim yılı başlayalı neredeyse 1 ay olduğunu anımsatarak, bazı okullara hala temizlik malzemesi bile gitmediğini söyledi. İlkokullarda İngilizce kitapları hariç, ders kitaplarının gönderildiğini ama resim dersinde kullanabilecekleri bir boya bile gönderilmediğine dikkat çeken Piro, bu durumda bazı okulların velilerden para talep etmek zorunda kaldığını belirtti. Piro, hizmetiçi eğitimler verildiğini fakat okullarda uygulayacak ortam olmadığını belirterek, gerekli kırtasiye araç ve gereçlerinin devlet tarafından sağlanmadığının altını çizdi.
Piro, öğretmen vicdanına oynayıp öğretmenlere verilen hazırlık ödeneği hakkında da konuşarak “bizim sınıflarımız 20 çocuğun üzerindedir. 2-3 çocuğa bile hayal ettiğimiz eğitimi vermemiz hazırlık ödeneğiyle mümkün değil” dedi. Okulların, öğretmenlerin velilerden topladığı parayı haklı bulmadığını da belirten Piro, öğretmenlerin bu duruma mecbur bırakıldığını kaydetti.
Bilinçli Bir Şekilde Özel Okulları Destekleme Politikası Yürütülüyor
Hibe ve teşviklerle bilinçli bir şekilde özel okulları destekleme politikası yürütüldüğüne dikkat çeken Piro, devlet okullarında olması gereken tam gün eğitim olmadığı için de velilerin çocuklarını özel okullara götürmeye mecbur bırakıldığını belirtti. Okulların bina güvenliğinin olmayışını ve konteyner sınıfları da bunun nedenlerinden biri olduğunu ekledi. Piro, konteyner sınıfların geçici çözüm olacağına çözüm haline geldiğini belirterek bazı okullarda da çocukların inşaat içerisinde ders yaptığını kaydetti. Yaratılan mecburiyetten dolayı da özel okulların ücretlerinin sürekli arttığını söyleyen Piro, eğitimin piyasalaştırıldığını ve mücadele edilmezse elimizden alınacak bir hak olarak değerlendirdi. Bu halkın külliyeye değil hastane ve okula ihtiyacı olduğuna dikkat çekti.
Mevcut Eğitim Sistemi Çocuk Haklarını İhlal Ediyor
Piro, ana dili Türkçe olmaya çocukların sınıflardaki sayısının artmasını, her geçen gün büyüyen bir sorun olarak değerlendirerek, çocukların kendini ait hissetmediğini ve adapte olamadığını dile getirdi. Sınıflarda “ben hastayım bile diyemeyecek” çocuklarla karşı karşıya olduklarını belirten Piro, öğrencinin de öğretmenin de problem yaşadığını söyledi. Piro, devletin de bu çocuklar için önce Türkçe sınavına girme koşulu getirdiğini fakat bu eğitimi de ücretsiz vermediğinden bahsederek aslında yapılması gerekenin “çok kültürlü eğitime geçilmesi” olduğunu söyledi. Fakat bunun dikkatli bir şekilde müfredata işlenmesi gerektiğini de vurgulayan Piro “el yordamıyla öğretmen desteği ile yapılırsa kaynaşma yerine ırkçılık ve zorbalık artar” şekline konuştu. Piro, bakanlığın bu çocukları görmezden geldiğini de belirterek şuanki sistemin çocuk haklarını ihlal ettiğini ifade etti.
Öğretmen Eksikliği Okul İçindeki İşleyişi de Aksatıyor
Piro, okullardaki öğretmen eksikliğinin okul içindeki işleyişi de aksattığını ifade ederek, yabancı öğrenciler gibi özel gereksinimli öğrencilerin de üzerinde durulması gerektiğini kaydetti. Okullarda rehber ve özel eğitim öğretmeni olmadığını ekleyen Piro, öğretmen adayları varken şuandaki rehber ve özel eğitim öğretmenlerinin TC Elçiliği tarafından atandığının altını çizdi. Bunun bilinçli şekilde yapıldığını da belirtti.
Çocuk İzlem Merkezleri Bir An Önce Açılmalı
Disiplin tüzüğü hakkında da konuşan Piro, tüzüğün inanç özgürlüğü adı altında dayatmaya çalışıldığını ifade ederek, çocuk olan bireyleri baskıladığını ve siyasal islamın da önünü açtığını kaydetti. Piro, “eğitimdeki sorunlar için mücadele edeceğiz” şeklinde konuşarak bir an önce çocuk izlem merkezlerinin de açılması gerektiğini vurguladı
Bütüner: Eğitim Sistemindeki Bozuk Çark Öğretmenlerin Özverisiyle Yürüyor
KTÖS Yönetim Kurulu Üyesi Onur Bütüner, öğretmenin vicdanı üzerinden dönen bir eğitim sistemi olduğuna dikkat çekerek bakanlığın doğru ve düzenli bir eğitim sistemi yaratmadığını ifade etti. Okular açıldığı zaman sıkıntıların öğrenci ve öğretmenleri de etkilediğini belirten Bütüner, öğretmenlerin kendi imkanlarıyla sorunları gidermeye çalıştıklarını kaydetti. “Sistemin bozuk çarkı öğretmenlerin özverisiyle devam etti.” şeklinde konuşan Bütüner, çocuklardan kitap ve kağıt parası alınmamasını içeren genelge hakkında detayları paylaştı, genelgenin okullarda bir karşılığı olmadığına dikkat çekti. Bütüner, okulların eksikliklerinin giderilmesine yönelik çaba gösterilmediğini ifade ederek, çıkan haber üzerine seçim arifesinde tepki toplamamak için böyle bir genelgenin kabul edilemeyeceği gibi uygulanabilirliği olmadığının da altını çizdi. Genelgedeki ironiyi gösteren en büyük detayın İngilizce kitapları olduğunu dile getiren Bütüner, “bu İngilizce kitapları devletin müfredatında olan ancak devlet tarafından verilmeyen, velilere dışardan aldırılan kitaplardır. ” dedi. Bütüner, olması gereken şeyin okulların nüfusuna göre okullara bütçe ayrılması olduğunu kaydetti. Genelgeyle bakanlığın “devlet okullarında kaliteli eğitim olmasını istemiyorum, kaliteli eğitim isteyenler özel okullara gidebilir” mesajını verdiğini ekledi.
Beceriksiz Bir İktidar Değil, Sermayeye Kıyak
Bazı okulların son güne kadar yapılmadığını ve yaz tatili boyunca okullara yönelik hiçbir çalışma dahi yapılmadığını ifade eden Bütüner, öğretmenlerin ve çocukların motivasyonsuz bir şekilde boya kokulu sınıflara girdiğini söyledi. Bütüner, bu durumu “beceriksiz bir iktidar değil bilinçli bir tercih, sermayeye kıyak” olarak değerlendirdi.
Onur Bütüner, sendika olarak eksiklikleri ve olabilecek muhtemel sorunları bildirmelerine rağmen her yeni eğitim yılında aynı sıkıntıların yaşandığını söyledi. Öğretmen kalitesiyle ilgili devlet okullarında hiçbir sorun olmadığının altını çizen Bütüner, kimsenin çocuğunu güvensiz bir okula göndermeyi istemeyeceğinden de bahsetti. Durumu iyi olanları çocuklarını özel okullara gönderdiğini yoksul kesimin ise görmezden gelindiğini belirten Bütüner, “bu durum tamamen Eğitim Bakanlığı üzerinden devlet istismarıdır” dedi.
Konteyner Sınıflar Çözüm Değil Vizyon Haline Geldi
Birçok okulda konteynır sınıfların da arttığını belirten Bütüner, “konteyner sınıflar çözüm değil vizyon haline geldi” şeklinde konuştu. Bütüner, Yenikent bölgesindeki okul ihtiyacına dikkat çekerek okulların konteyner sınıflardan ve bu vizyondan kurtulması gerektiğini söyledi.
Bütüner, ana dili Türkçe olmayan çocuklara için öğretmenlerle hizmetiçi eğitim yapıldığını fakat uygulamaya geçilmediğini ifade ederek “eğitimin eğiticisini planlamayla ilgili herhangi bir uygulama yok” dedi. Eğitimdeki sorunları konuşmadan eğitimin niteliğinin de konuşulamayacağının altını çizdi.
Asgari ücretteki yeni düzenlemeye de atıfta bulunan Bütüner “asgari ücretten kesmek yerine artık sermayeye yük verilmesi lazım. Sermayeden asgari ücreti üçüncü ülke vatandaşlarından kesmek yerine her getirdiği üçüncü ülke işçiden eğitim harcı alınmalı ve emekçilerin çocukları için fon oluşturulmalı” şeklinde konuştu
Yaşanılan Sorunlar Eğitim Bakanlığının Çocuklar Üstünden Gösterdiği İstismarın Göstergesi
Bütüner, 2008 yılından sonra işe giren kamu çalışanlarının emeklilik çağlarına geldiğini belirterek, özlük hakları açısında o zamanlar dile getirilen sıkıntıların yakın zamanda somut olarak görüleceğini belirtti. Bir öğretmenin emeklilik ikramiyesinin ve maaşlarının asgari ücretin de altına düşebileceğini ekledi. Bütüner, bu sorunlarla ilgili çalışmalarının ve mücadelenin süreceğini vurguladı.
Yaşanılan sorunların Eğitim bakanlığının çocuklar üstünden gösterdiği istismarın göstergesi olarak değerlendiren Bütüner, son sözlerini “kamusal eğitim için mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde tamamladı.