Özkızan: Soldaki Cesaret Eksikliği Ciddi Bir Sağ Dalga Yarattı

Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan ve Güç-Sen Genel Sekreteri Ali Şahin Emeğin Gündemi programına katılarak “Muhalefetin Hali” konu başlığını irdelediler.

Özkızan: Soldaki Cesaret Eksikliği Ciddi Bir Sağ Dalga Yarattı

Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, son 30 yıl içerisinde solda cesaret eksikliğinin geliştiğini, Sovyetlerin yıkılmasıyla solun gücünü ve cesaretini kaybettiğini söyledi. Özkızan, Yunanistan, İspanya, Almanya’da hükümete gelmiş sol partilerin ve Kıbrıs’ın kuzeyinde CTP’nin en temel sosyal demokrat, emek yanlısı siyasetleri dillendirmekten çekindiklerini gördüklerini, sermayeyi kızdırmayalım düşüncesinde olduklarını söyledi. Dünyada da ülkemizde de soldaki cesaret eksikliğinden doğan boşlukla, aşırı sağın cesaret kazandığını, söylemlerini her geçen gün daha da radikalleştirdiklerini ifade etti.

Muhalefet anlayışının bir kişiye veya bir partiye indirgenemeyeceğini vurgulayan Özkızan, muhalefet etmenin siyasal bir kültür, yapısal bir konu olduğunu, kişileri değiştirmekle anlayışın değişemeyeceğini düşündüklerini belirtti. Özkızan, ülkemizde liyakat, temiz toplum, partizanlık, kayırmacılık, torpil olmasın muhalefet yaklaşımının olduğunu, başarısızlığın sebebinin de bunların gerçekleşmemesine bağlandığını ifade etti. 

Ülkemizdeki Sorunlar Liyakat Eksikliğinden Değil Sorunların Gerçekten Çözülmesini İstememekten Kaynaklanıyor

Özkızan, ülkemizde işlerin yapılamaması veya yürütülememesinin sebebinin liyakat eksikliğinden çok, sorunların gerçekte çözülmesini istemediklerinden kaynaklandığını söyledi. Özkızan bu konuyla ilgili verdiği örnekle, 90’ların sonu 2000’lerin başına kadar Çalışma Bakanlığı’nda takibi yapılabilmesi için çok ciddi bir şekilde işyeri kayıtlarının tutulmakta olduğunu, ancak şu anda bilgi teknolojilerinin gelişmiş olmasına rağmen bu takibin yapılmadığını söyledi. Bu konuya bir işi biri yaptı da beceremedi şeklinde bakmamamız gerektiğini vurgulayan Özkızan, bir işin yapılmamasından çıkarı olanların bu konuda baskın olduğunu anlattı.

Sosyal Demokrat Geleneği Yok Oluyor

Ülkemizde on sene öncesine kadar sosyal demokrat muhalefet geleneğinin olduğunu anımsatan Özkızan, artık bu geleneğin olmadığını ifade etti. Sosyal demokrat siyaseti yapan partilerin Kıbrıs sorunu, Türkiye ile ilişkiler ve kimlik siyasetini merkeze alan bir siyasete kaydığını anlattı. Bağımsızlık Yolu’nun devrimci sosyalist bir parti olduğunu vurgulayan Özkızan, sosyal demokratların merkez siyasetler ile devrimci siyasetler arasında bir köprü görevi yapan değer olduğunu düşündüğünü belirtti.

Devrimci muhalefeti diğerlerinden ayırt eden şeyin bir program olduğunu vurgulayan Özkızan, programın harekete bir kimlik vereceğini, kişisel çıkar, korku ve isteklerin o program içerisinde eriyeceğini, böylelikle örgüt içinde tek sesliliğin ortaya çıkmasını sağlayacağını söyledi. Siyasi partiler içerisinde tek sesliliğin olmaması çürümüşlüktür diyen Özkızan, tek seslilik olduğunda herkesin kafasına göre iş yapamayacağını, partiyi çıkarına göre kullanamayacağını, programın da tutkal işlevi göreceğini ifade etti.  

Devrimci Siyaset Mücadele Üzerine Kuruludur

Devrimci muhalif bir partinin mücadele etmek üzerine konumlandığını ifade eden Özkızan, devrimciler siyaset yapmaz mücadele eder dedi. Siyaset yapmak ancak o mücadelelin bir parçası olabilir şeklinde konuşan Özkızan, devrimci kendini sadece meclise değil, sokağa ve hayatın her alanına konumlandırmıştır dedi.  Sokak muhalefetinin sadece eylem ve miting yapmak olarak algılandığını da söyleyen Özkızan, sokak muhalefetinin halk arasında bilinç, farkındalık ve mücadele alanı yaratmak olduğunu dile getirdi.

Meselelere sınıfsal, emekçinin çıkarlarından bakmanın önemine vurgu yapan Özkızan, devrimci siyasetin, herkesi kucaklamadığını, emekçi sınıfa dayandığını, farklı kimlikleri sınıf mücadelesi içerisinde erittiğini ve devrimci siyasetin sağ siyasete karşı ancak böyle bir mücadeleyle başarı yakalayabileceğini belirtti.

Şahin: Sol Siyasette Kavram Kargaşası Yaşanıyor

Güç-Sen Genel Sekreteri Ali Şahin, umutlanmayı, umutsuzluğu yıkmayı önüne koymuş, aciliyete ihtiyacı olan bir muhalefet anlayışının yaygın olduğu bir dönemden geçtiğimizi belirtti. Emekten yana bir muhalefetin neler yapması gerektiğine dair bir tartışma yürütüldüğünde çok da iyi günlerden geçildiğini söyleyemeyeceğini de ekledi.

Sol kavramının çeşitli kesimlerce farklı yorumlandığını söyleyen Şahin, sol hareketinin yaşadığı tıkanıklığı da bu kavram kargaşasına bağlanabileceğini aktardı.  Solda konumlanan mücadelelerin hepsinin emekten yana mücadele yürütmediğini söyledi. 80’li yıllarda başlayıp 90’lı yıllardan günümüze de zirve yapmış sol hareket kriziyle karşı karşıya olduğumuzu anlatan Şahin, mevcut sistemi aşma, yıkma ve yerine yenisini kurma noktasından daha çok var olan sistemin yani kapitalizmin daha demokratik hale getirilmesi anlayışının sol harekette yer bulduğunu anlattı.

Sağ Siyasetin Yükselme Sebebi Emek Temelli Sol Siyaset Eksikliği

Şahin, dünyada sağ hareketlerin yükselme sebebini sol mücadelenin eksikliğe bağladı.  Sol olma kriterinin sınıf mücadelesi olduğunu vurgulayan Şahin, sınıf mücadelesini içermeyen bir sol siyaset anlayışının sağın yükselmesine yardımcı olacağını ifade etti.

Ekonomik krizin arttığı, yoksullaşmanın yükseldiği ülkelerde, sağ siyasetin ekonomik meseleleri kendi çerçevesinden yorumlayarak yükselişe geçtiğini söyleyen Şahin, solun ekonomik meseleleri dışlamasıyla sağa yükselme şansı verdiğini kaydetti. Ekonomik kriz dönemlerinde faturanın yabancılara kesildiği ırkçı söylemlerin halkta kabul gördüğüne dikkat çeken Şahin, bunun sorumlusunun da sınıfsal mücadeleyi ve dertleri öne çıkarmayan sol siyaset olduğunu aktardı. Bu çerçevede solun yükselişi için çok umutlu olamayacağını belirten Şahin, emek siyasetinin yükseltilmesiyle muazzam bir sol siyasetin yükselme potansiyelinin ortaya çıkabileceğinin altını çizdi.

Şahin, sol hareketlerin yaşadığı cesaret eksikliğinin kitlelerle kurulan bağlarla alakalı olduğunu belirtti. Sadece seçimlerde yüksek oy almaya indirgenmiş bir sol anlayışın ister istemez cüretkar ve radikal olmakta zorlanacağını anlattı.

Şahin, hiçbir şahsiyetin veya hiçbir siyasal öznenin mevcut örgütsel ilişkilerinden bağımsız okunamayacağını, kişinin birlikte yürüdüğü örgütsel programının yansıması olduğunu söyledi. Bir kişinin şahıs olarak iyi olması onu siyasette iyi yapmayacağını belirten Şahin, siyasal önermesi, siyasal programı ne ise onunla karşılaşacağız, liyakatı da, halka sunacakları da örgütünün programıyla sınırlı kalacaktır dedi. 

Kitleler Olmadan Dönüşüm Olmaz

Kıbrıs sorunu olmasa, merkezde kimin sağda kimin solda konumlandığını konuşmaya gerek kalmayacağını, tüm partilerin merkezde konumlanacağını söyledi. Kitleler olmadan dönüşümün olmayacağını, sistemin ancak radikal bir şekilde kitlelerle yıkılabileceğini, kitlelere yaslanmanın sol bir siyaset prensibi olduğunu belirtti. Maddi gerçeklikten, somut sınıfsal bağlardan kopuk bir liyakat veya siyasi figür tartışmasının soyut bir tartışma olacağını düşündüğünü söyledi.

Şahin, sınıfsal siyasetin arka plana itildiği ortamda sosyal demokratların liberalden bir farkı kalmadığını belirtti. Sosyal demokraside yaşanan tıkanıklığı buna bağlayan Şahin, sınıfsal olarak söyleyecek sözü olmayan sosyal demokratların, liberallerden farklı bir siyaset yürütemeyeceğini ve sosyal demokrasinin yok oluş süreci yaşadığını söyledi.

Her Sorunu Kıbrıs Sorununa Bağlamak Bizi Gerçeklikten Koparır

Şahin, muhalefetin Kıbrıs sorununu çözülmeden hiçbir şey olmaz söyleminin, her şey sorunla alakalıdır Kıbrıs sorunu çözülmeden hiçbir şey yapılamaz bakış açısı içerdiğini ve halkın gündelik gerçek sorunlarını çözmekten uzaklaşmayı beraberinde getirdiğini belirtti.  Yaşadığımız sorunların elbette Kıbrıs sorunuyla alakası olduğunu da belirten Şahin, ancak yaşanılan her sorunun Kıbrıs sorununa bağlanması bizi hayatın gerçekliğinden koparacağının da altını çizdi. Şahin, Kıbrıs sorununu çözme konusunda cüretkar söylemleri olanların, ülkedeki diğer olumsuzluklara gelince sadece maraz söylemi çıkardığını ifade etti. Bu anlayışın bizi tarihin bir anına hapsettiğine, fiziksel olarak da öldürdüğüne dikkat çeken Şahin, siyasal muhalefet kültür açısından donmuş, ölmüş gibi olduğumuzu belirtti.

Özel Sektör Çalışanlarıyla Bağ Kuracak Bir Sendikal Anlayış Gerekli

Meselelere sınıfsal bakabilme becerisinin sendikal hareket açısından da önemli olduğunu belirten Şahin, sivil toplumcu diyaloğu kurmak için farklı öznelerin oluşması mantığına indirgenmiş sendika pratiğinin sağda da olduğunu söyledi. Sendikal anlamda devrimci bir çıkış yapabilmek için sınıf mücadelesini ön plana alan bir anlayışın gerekli olduğunu vurguladı. Kıbrıs’ın kuzeyinde kamuya sıkışmış sendikacılığın aşılması gerektiğine dikkat çeken Şahin, özel sektör çalışanlarıyla bağ kuracak bir sendikal anlayışın gelişmesi gerektiğine vurgu yaptı. Kendini solda konumlandırmış sendikaların bile özel sektör çalışanlarıyla bağ kurmayı çok uçuk bir durum olarak nitelendirdiğini, yapılamaz olarak gördüklerini söyledi. Bunun gerçekleşmediği sürece sendikaların halka bağ kurmakta eksiklikler yaşayacağını anlatan Şahin, halkın büyük bir kısmının özel sektörde çalışmakta olduğunu, özel sektör çalışanlarıyla bağ kurmamış halkın önemli kesimleriyle örgütlülüğe dair adımlar atmamış bir hareketin ortaya koyduğu talepler halk tarafından inandırıcı bulunmayacaktır dedi.