Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, Kuzey Kıbrıs TV’de Ahmet Kaptan’ın sorularını yanıtladı.
Memleket Aklına Esenin İstediğini Yaptığı Özgürlükler Ülkesi Haline Geldi
Kamuya istihdam konularının liyakattan uzak bir şekilde yürütüldüğünü ifade eden Rahvancıoğlu, ‘’memleket yasa, hak, hukuk, adalet tanımadan aklına esenin istediğini yaptığı özgürlükler ülkesi haline geldi’’ dedi. Rahvancıoğlu, yıllardan beri hükümette olan bir partinin uzun zamandır bakanlıktaki bir elemanının mağdur edebiyatı yaptığını dile getirerek Türkiyeli-Kıbrıslı çelişkisi üzerinden mesaj gönderdiğini söyledi. Bu durumun temizlenmesi gerektiğine dikkat çeken Rahvancıoğlu, Yeniden Doğuş Partisi’nin Türkiyelilerin partisi değil “zengin” Türkiyelilerin partisi olduğunu aktardı. Rahvancıoğlu, emekçi Türkiye kökenli Kıbrıslı Türkler’in asgari ücretin altında maaşlarla, ek mesaileri ödenmeden, sigortaları gerçek maaşları üzerinden yatırılmadan sömürüldüğüne dikkat çekerek, “Mağduriyet edebiyatlarıyla, hükümette olduğu halde kendini mazlum gösteren söylemlerle bu işin içinden çıkılamaz” şeklinde konuştu.
Toplu Taşımanın Yetersizliği İş Gücünün Mobilizasyonu Açısından Ciddi Bir Sıkıntı
Rahvancıoğlu, “T izni” konusunun bir süredir tartışmalı olduğundan bahsederek T iznini trafikte taksi aracılığıyla taşımacılık olduğunu açıkladı. Rahvancıoğlu, toplu taşıma bu sürecin neresindedir sorusunu yönelterek “Toplu taşıma sisteminin kurulmasıyla ilgili plan, hafif raylı sistem, otobüsler ve taksiler T izni sürecinin neresinde olduğunu ortaya koymak lazım” dedi. Toplu taşımanın yetersizliğinden bahseden Rahvancıoğlu, ön izinle çalışmaya gelen birinin ikinci aydan araba bakmaya başladığını söyledi. Girne-Lefkoşa arası iş bakma şansının olmayışını iş gücünün mobilizasyonu açısından ciddi bir sıkıntı olarak değerlendirdi. Rahvancıoğlu, insanların yakın çevresinde iş baktığı ve belli bir iş verene mecbur bırakıldığı bir iş gücü ortamı yaratıldığını söyledi.
Üretim, Dağıtım ve Satış Kooperatifleri Kurulmalı
Asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi talebinin çeşitli partiler, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri tarafından söylem düzeyinde tekrar edilmesini, toplumsal mücadelede fikirlerin yayılması açısından olumlu olarak değerlendiren Rahvancıoğlu, bu talebi savunan partiler, hükümete geldiği zaman halkın da hesabını soracağını ekledi. Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu’nun asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi talebini seçim sürecinde verilen bir vaat olarak değil hayata geçmesi gereken bir fikir olarak ortaya koyduğunu belirtti. Asgari ücretin periyodik olarak artması ve asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesinin bütün sorunlara çözüm olacak sihirli bir formül olmadığını açıklayan Rahvancıoğlu, hali hazırda yoksullaşma düzeyinde olan emekçiler için anı rahatlatmak olarak tasarlandığını, kalıcı çözümün ise hayatın ucuzlatılmasından geçtiğini ifade etti.
Rahvancıoğlu, hayatın ucuzlatılması açısından gıdayla ilgili olarak üretim, dağıtım ve satış kooperatiflerinin önemine değinerek bu yolla gıdaya ucuz erişimin sağlanabileceğini belirtti. Üretim kooperatifleriyle maliyetin azalacağını, dağıtım kooperatifleriyle ürünün tüketileceği yere taşınması sırasında ortaya çıkan ekstra rantın ortadan kalkacağını ve tüketim kooperatifleriyle satış sırasındaki rantın azalacağını açıkladı. Rahvancıoğlu, hali hazırda var olan gıda ürünlerin rant kısmını düşersek ürünlerin yarı fiyatından daha aza satılabileceğini söyledi. Kooperatifçiliğin başka alanlara da yayılabileceğini belirten Rahvancıoğlu, okullardaki üniforma üretiminden gündelik hayatta ihtiyacımız olan başka unsurlara kadar her şeyin, el birliği ile kooperatifçilik yoluyla üretilebileceğini ve maliyetlerin ucuzlatılarak kalitenin artırılabileceğinin altını çizdi.
Hükümet Depremden Hiçbir Ders Çıkarmadı
2023’ü birçok açıdan olumsuz bir yıl olarak değerlendiren Rahvancıoğlu, yaşanan deprem sürecinde, hem psikolojik hem de fiziki anlamda kayıplarımız olduğunu hatırlattı. Rahvancıoğlu, deprem sürecinde yaşananları üzüntü nesnesine dönüştürüp sadece “Şampiyon Melekler hep kalbimizde” diyerek bırakmayı rejim partilerinin iki yüzlülüğü olduğunu belirterek, ‘’Yaşanan acılardan ders çıkarmak ve bu acıların bir kez daha yaşanmaması için gerekli önlemleri almak da boynumuzun borcudur’’ dedi. Hükümetin hiçbir şekilde ders çıkarmadığını ifade eden Rahvancıoğlu, deprem yaşanmadan önce Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin ülkeye giren bütün inşaat demirlerinin limanda ölçümünün yapılması talebini Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’ya götürerek teklifte bulunduğunu, Arıklı’nın ise bir süre sonra süreci ilerletmediğini örnek gösterdi.
Rahvancıoğlu, 2023’ü yoksulun daha çok yoksullaştığı, zenginin daha çok zenginleştiği bir süreç olarak değerlendirerek, Kıbrıs sorunu hakkında hiçbir adımın atılmadığını ekledi. Rahvancıoğlu, bu süreçte iki devlet, eşit egemenlik gibi söylemlerin pratikte karşılığının olmadığının ortaya çıktığını belirterek Bağımsızlık Yolu olarak bunları birbirine paralel süreçler olarak değerlendirdiklerini ifade etti. Rahvancıoğlu, bu ülkedeki kap kaççı sermaye yapısının ne Kıbrıs sorununu çözmekte ne Kıbrıslı Türklerin siyasal eşitliğini Türkiye veya Kıbrıs Cumhuriyeti karşısında savunmakta ne de halkın toplumsal refahının yükselmesinde çıkarı olmadığını vurguladı. Bu sorunların hepsini çözecek olanın emekçiler olduğuna dikkat çeken Rahvancıoğlu, emekçilerin güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, Bağımsızlık Yolu olarak 2024 ajandasının bu çerçevede izleyeceklerini ifade etti.
İktidar Sahibi Değilseniz Kararları Sizin Yerinize Başkası Verir
Okulları hızlıca depreme hazırlıklı hale getirmek ve hastaneleri iyileştirmek gibi ihtiyacımız varken Türkiye’nin bizim bunlara değil külliyeye ihtiyacımız olduğuna karar verdiğini ifade eden Rahvancıoğlu ‘’toplumunun içinde otorite ve söz, yetki iktidar sahibi değilseniz sadece hükümet olabilirsiniz ve sizin adınıza ihtiyaçlarını başkası belirleyerek projelerinize karar verir” dedi. Rahvancıoğlu, hükümetin övüne övüne bitiremediği projeleri hakkında şimdi hiçbir açıklamada bulunulmadığına değinerek Bağımsızlık Yolu olarak her gün bunun hesabını sorduklarını söyledi.
Gollifa Gibi Vatandaşlık Dağıtma Sürecine Son Verilmeli
Rahvancıoğlu, adaya turist olarak gelen birinin bile çok kısa bir sürede vatandaşlık, trafik, eğitim ve sağlıkla ilgili sorunları tespit edebileceğini ifade ederek hükümetin herkesin gördüğü sorunları sürekli tekrar etmesini toplumun aklıyla dalga geçmesi olarak aktardı. Gerçekten bu sorunlarla ilgili olarak ne yapılacağının önümüze konması gerektiğini ekledi. Vatandaşlık sorununu çağdaş vatandaşlık yasası getirerek önüne geçilebileceğini belirten Rahvancıoğlu, belirli kriterleri taşıyan kişilerin vatandaş olması ve gollifa gibi vatandaşlık dağıtılması sürecine son verilmesi gerektiğini söyledi.
Emek Hareketiyle Çürüyen Rejimin Önüne Geçilebilir
Bazı bakanların rüşvet aldığı iddialarını değerlendiren Rahvancıoğlu, “şahsın kendisinin bunun temizlenmesiyle ilgili motivasyonu olması lazım yoksa bile toplumsal olarak böyle bir görevi var” dedi. Rahvancıoğlu, kamu vicdanının yönetici konumunda olan insanların güvenilmez olduğuna dair bir algıyla düştüğü noktada doğru olanın ortaya çıkması gerektiğine dikkat çekti. Hükümetin de muhalefetin de çürüdüğünü dile getiren Rahvancıoğlu, rejim partilerinin çürüme kokusuyla yaşamaya alıştığı için durumdan rahatsız olmadığını söyledi. Yalnızca emek hareketiyle çürümenin önüne geçilip temizlenebileceğini aktardı.
Federasyon Sürecine Takoz Koyanlardan Hesap Sorulmalı
Rahvancıoğlu, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili motor süreçlerinin ancak Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Elen toplumunun içinden çıkabileceğini, dışarıdan gelen yöntemlerin çözüm sürecini ilerletmede etkili olmayacağından bahsetti. Çözüm sürecinde, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve eski Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ortaya attıkları iki devlet, eşit egemenlik söylemleriyle sürecin dışında durulduğunu açıklayan Rahvancıoğlu, çözüm sürecinin tekrardan çalışması için 2020 yılından beri kktc’nin tanıtılmasıyla ilgili ne yapıldığını ve federasyon görüşerek zaman kaybediyoruz düşüncesini sorgulamak gerektiğinin altını çizdi. Rahvancıoğlu, Kıbrıs sorununun çözümünün dışarıdan bir şey bekleyerek değil içeriden bastırarak ve federasyon sürecine takoz koyanlardan hesap sormaktan geçtiğini aktardı.
Fikir alışverişi zemininin sağlandığı bir platformun ihtiyaç olduğuna değinen Rahvancıoğlu, Kıbrıs sorununda, sağın süreci Türkiye’nin yapacağı girişimler üzerinden kurduğunu, solun ise Avrupa Birliği veya Birleşmiş Milletlerin sıkıştıracağı bir süreç olarak gördüğünü, her iki tarafında çözümü kendi yapacağı bir şey olarak görmediğini açıkladı. Rahvancıoğlu, solun ve sağın kendi kendini özne olmaktan çıkarmasından dolayı toplanıp konu üzerinde görüşülmediğini söyledi.