Rahvancıoğlu: Talep Olmadan Mücadele İnandırıcılığını ve Heyecanını Kaybeder

Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, Muazzez Gazihan’ın sunduğu Genç’te Sabah programına katılıp gündemi değerlendirdi.

Talep Olmadan Mücadele İnandırıcılığını ve Heyecanını Kaybeder

Rahvancıoğlu, 1 Mayıs mücadelesinde 8 saatlik iş günü meselesinin çok temel bir mesele olduğunu, aslında çok daha geniş olan çalışanların özlük haklarıyla ilgili özne olabilme mücadelesi olduğunu söyledi. 1 Mayıs’ı 1 Mayıs yapan ve heyecan katan şeyin talep olduğunu, talep olmadan 1 Mayıs’ın olamayacağını söyleyen Rahvancıoğlu, 1 Mayıs’ın bir anma veya bayram günü gibi kutlanamayacağını belirtti. Ülkemizde geçtiğimiz gün gerçekleşen 1 Mayıs yürüyüşünde de eksik olan şeyin talep olduğunu ifade eden Rahvancıoğlu, talep olmadığı zaman mücadelenin keskinliğini inandırıcılığını ve heyecanını kaybettiğini vurguladı.

İnsanların ortaya konan talebe, iddiaya veya hedefe inandığını ve onun için mücadele ettiğini belirten Rahvancıoğlu, ne 26 Nisan’da ne de 1 Mayıs’ta ortaya konulan herhangi bir ortak hedefin olmadığını aktardı. Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu’nun 26 Nisan’da da 1 Mayıs’ta da asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi, servet vergisi ve özel sektörde sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması taleplerini ortaya koyduğunu anlattı.

Özel Sektörde Sendika Olduğu Zaman Asgari Ücret Hakkıyla Belirlenebilir

Rahvancıoğlu, çalışma hayatı ile ilgili bütün konular, özellikle de asgari ücretin bir pazarlık meselesi olduğunu, pazarlığın da güce dayandığını söyledi. İki tarafın da güç olarak dengeli olduğu noktalarda ortada gerçek bir pazarlık süreci yaşanabilir diyen Rahvancıoğlu, ülkemizde özel sektör emekçilerinin hiçbir gücünün olmadığını belirtti. Asgari ücretin belirlenebilmesi meselesinde en temel meselenin özel sektörde sendikalaşma olduğuna dikkat çeken Rahvancıoğlu, özel sektörde bir sendikal varlık söz konusu olduğu taktirde ancak asgari ücretin hakkıyla belirlenebileceğini ifade etti. Dünyada özel sektörde sendikalaşmanın en düşük olduğu ülke olduğumuzu belirten Rahvancıoğlu, neoliberalizmin merkezi ABD’de bile özel sektörde %5 sendikalaşmanın olduğundan bahsetti. Rahvancıoğlu, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda 3 tarafın olduğunu, bu üç tarafta da özel sektör emekçilerinin temsiliyetinin olmadığını kaydetti. Son 3 senedir komisyondan farklı sonuçların çıktığına da işaret eden Rahvancıoğlu ya asgari ücretin hayat pahalılığına çok yakın ya da hayat pahalılığı oranında belirlendiğini söyledi. Rahvancıoğlu, bunun sebebinin de Bağımsızlık Yolu’nun asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlensin ve Asgari Ücret Tespit Komisyonu feshedilsin taleplerinin bir karşılığı olduğunu açıkladı.

Ekonomi Sermayedar İçin İyi Yönetiliyor, Zengin ve Yoksul Arasındaki Uçurum Büyüyor

Ekonominin iyi yönetilip yönetilmediği nereden baktığınıza bağlı olarak değişir diyen Rahvancıoğlu, sermayedarların hizmetine olan yönetim sayesinde, sermayedarlar için ekonominin çok iyi yönetildiğini, yoksullaşan halk için ise elbette iyi yönetilmediğini söyledi. Zenginler daha çok zenginleşiyor yoksullar ise daha da yoksullaşıyor ifadelerini kullanan Rahvancıoğlu, zenginle yoksul arasındaki uçurumun giderek arttığını vurguladı.  Rahvancıoğlu, ilk etapta asgari ücreti en düşük kamu maaşına eşitleyerek ilk adımı attıktan sonra uzun vadede yoksulluğu azaltmak için de eğitimin, sağlığın, ulaşımın, barınmanın ve enerjinin kamusal yatırımlarla ucuzlatılmasını savunduklarını ifade etti.

Rahvancıoğlu, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlendiği takdirde ücreti ödeyemeyecek durumda olan esnaf için de hükümetin belirli teşvikleri ortaya koyabileceğini savunduklarını belirti. Bununda hükümete hiç de sanıldığı kadar yüksek bir maliyetinin olmayacağını da ekledi.

Kıbrıs’ın Kuzeyinde Vatandaşlar Arasında Muazzam İşsizlik Var

Kıbrıs’ın kuzeyinde vatandaşlar arasında muazzam bir işsizliğin olduğuna da dikkat çeken Rahvancıoğlu, bu işsizliğin patlayıcı bir görünürlük kazanamamasının sebebinin yurtdışına göç veya Kıbrıs’ın güneyinde çalışmaya gidildiğinden olduğunu vurguladı. Rahvancıoğlu işverenlerin buna rağmen yurtdışından işçi getirip çalıştırdığını da ekledi. 

Su Ücreti Değil Belediye Hizmet Bedelleri Yüksek

Tüm bölgelerde belediye faturalarının çok yüksek olduğunu ancak en yükseğinin Lefkoşa Türk Belediyesi’nde olduğunu belirten Rahvancıoğlu, bu konuya dikkat çekmek için Lefkoşa Türk Belediyesi önünde eylem de yaptıklarını, ilerleyen dönemlerde eylemlerine devam edeceklerini anlattı. Faturalarda maliyeti yaratan şeyin su fiyatları olmadığına dikkat çeken Rahvancıoğlu, faturaların yüksek olmasını sağlayan şeyin hizmet bedeli olduğunu, hiç su harcamasanız bile 400 TL hizmet bedeli alındığını ifade etti. Rahvancıoğlu, hizmet bedeli fiyatlarının azaltılması gerektiğini aksi taktirde belimizi bükmeye devam edeceğini belirtti.

Beleşe Denize Girmek Anayasal Haktır

Rahvancıoğlu, anayasa hakkı olarak vatandaşların kıyı şeridine ücretsiz ulaşım hakkı olduğunu ancak belediye ve hükümet tarafında yürütmede sorun olduğunu belirtti. Dünyanın başka ülkelerinde böyle bir sorun olmadığını, kıyı şeridinin halka açık olduğunu, bizde anayasada yazmasına rağmen engellendiğini vurguladı. Son dönemlerde belediyelerde bazı gelişmelerin olduğunu, alternatif üretmeye çalıştıklarını belirten Rahvancıoğlu, alternatif istemediklerini bütün plajların halka ait olduğunu ve erişimin sağlanması gerektiğini söyledi. Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu olarak beleşe deniz hakkı için, bu yaz döneminde de Beleşe Deniz, Plajlar Halkındır hareketi öncülüğünde mücadeleye destek olacaklarını dile getirdi.