Dünyanın hemen hemen her ülkesinde baş gösteren Corona Virüs, kktc’de de 1 ayı aşkın süredir hayatlarımızı tehdit etmekte. Bu virüs karşısında temelde iki aşamalı bir mücadele örmek gerektiği kaçınılmaz bir gerçek. İlk olarak, yayılımı önlemek adına sosyal mesafeye dikkat etmek, karantina koşullarını sağlamak ve sokağa çıkma yasağına uymak gerekiyor. 11 Mart’tan itibaren okulları kapatma kararı alan UBP-HP Hükümeti, aynı kararlılığı ne yazık ki hayatın diğer alanları ve diğer sektörlerde aynı ivedilikle gösteremedi. Diğer iş yerlerinin kapatılması ve işten çıkarılmanın yasaklanması kararının alınması 14 Mart’ı buldu. Halkın sokağa çıkma yasağına dair kararlı isteği ve baskıları sonucunda ise bir haftanın ardından, yani 23 Mart’ta kısmi sokağa çıkma yasağı kararı alındı. Yanlışıyla ve eksiğiyle alınan kararlar doğrultusunda bugün geldiğimiz nokta ortadadır.
Virüsten korunmanın virüsle savaş anlamında birinci ayak olduğunu düşünürsek, sosyal mesafe yaratarak zaman kazandırdığımız, sağlık altyapısının güçlendirilmesi de bu virüsle savaşın ikinci ayağını oluşturmaktadır. Vaka sayısının artışını önlemek adına alınan önlemler kadar halihazırda hasta olan bireylerin nasıl tedavilerden geçtiği, elimizdeki sağlık koşullarının neler olduğu, bu hastalık karşısında uygulanan ve uygulanacak olan tedavi protokolünü bilmek de büyük önem arz ediyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde, denenen ilaç adlarını, aşı geliştirme çabalarını, ülkelerin tıbbi stoklarını ve çeşitli sağlık raporlarını okuyoruz. Öte yandan kendi içimizde, yani kktc’de uygulanan tedavi protokolü ile ilgili olarak hükümetten resmi hiçbir açıklama elde edemedik.
Ülkemizde, sağlık çalışanları başta olmak üzere halkın pek çok kesiminden insan da canla başla çalışıyor. Örneğin bazı okullar maske üretimi yapıp kolonya üretiyor, üniversiteler tıbbi kalkan seti üretiyor, halk, evinde maske üretimi için kollarını sıvıyor, yani bireyler ve kurumlar da ellerinden geldiğince sağlık çalışanlarına ve topluma bu sıkıntılı süreçte katkı yapabilmenin yollarını arıyor. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, hükümet tedavi protokolü konusunda suspusu oynuyor. Elimizdeki ilaçların neler olduğu, elimizdeki test sayısı, elimizdeki ilaçların adeti, tedavisi devam eden hastaların kullandığı ilaçlar vb. hakkında resmi hiçbir açıklama yapılmıyor. Bazı sağlık çalışanlarının kaydettiği bilgilere göre yoğun bakım ünitelerimiz, hızlı test ve PCR, ventilator, ilaç stoğu ve maske kullanım detayları hakkında bilgiler edinebilsek de bu bilgilerin Sağlık Bakanlığı tarafından hiç verilmemesi güven sarsıcı. Benzer şekilde, Yakın Doğu Üniversitesi’nin uygulamaya hazır olduğunu bildirdiği Plazma Tedavisi’nin, Sağlık Bakanlığı ile birlikte hayata geçirilmesi üstüne, Sağlık Bakanlığı tarafından bu uygulamanın içeriği, ücretlendirilmesi ve kimlerin faydalanabileceği hakkında da hiçbir açıklama yapılmamıştı.
‘Önce Sağlık’ sözünün önemini en derinden hissettiğimiz bu günlerde, Sağlık Bakanlığı’nın tedavi süreci hakkında resmi hiçbir açıklama yapmaması ve bu bilgileri halktan saklaması kabul edilebilir bir durum değildir. ‘Önce Sağlık’ için ‘önce virüsten korunma ve sağlık altyapısını güçlendirerek tedavi başarısını arttırma’ şarttır ve tedavi süreciyle ilgili tüm bilgilerin halkla şeffaf bir şekilde paylaşılması elzemdir. Bizler, Bağımsızlık Yolu olarak Sağlık Bakanlığı’nı derhal halkla bu bilgileri paylaşmaya davet ederiz.
Sağlık Bakanlığı, Tedavi Protokolünü Açıkla!
Bağımsızlık Yolu (a)
Nehir Özkızan
Bağımsızlık Yolu Dış İlişkiler Sekrerteri