Türkiye Cumhuriyeti’nin Değerli Vatandaşları,
Geçtiğimiz günlerde, Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında bir “İktisadi ve Mali İşbirliği Antlaşması” imzalandı. Antlaşma’nın “2021 Yılında Türkiye Cumhuriyeti Yardımlarıyla Kuzey Kıbrıs’ta Finanse Edilecek Projeler” başlıklı kısmın “E-Devlet ve Altyapı Yatırımları Sektörü” başlıklı alt bölümünde, “Cumhurbaşkanlığı Sarayı Projesi” için Türkiye Cumhuriyeti’nin 14 Milyon Türk Lirası taahhütünde bulunduğu görülmektedir.
Kıbrıs’a bir “cumhurbaşkanlığı sarayı” projesi, ilk kez, birkaç ay önce adamıza ziyarette bulunan Recep Tayyip Erdoğan tarafından dile getirilmişti. Erdoğan, şu ifadeleri kullanmıştı: “Bu arada yeni bir adım, sayın Tatar’a da söyledim. Uygun bir yerde, 5 dönüm bir arazi temin etmek suretiyle Cumhurbaşkanlığı makamını da orada süratle inşa edelim ve bu makamını oraya taşıyalım. Zira, bu tür makamlar bildiğiniz gibi farklı ülkelerin bakışını da değiştirir.” Erdoğan’ın bu sözleri ile gündeme gelen “Kıbrıs’a cumhurbaşkanlığı sarayı” projesi, bahsi geçen Antlaşma ile resmiyet de kazanmış oldu.
Kıbrıslı Türkler olarak, ekonomik anlamda zor günlerden geçmekteyiz. Gerek pandeminin yarattığı ekonomik yıkım, gerek pandemi öncesinde Türk Lirası’nın değer kaybetmesinden kaynaklı olarak alım gücümüzün günden güne erimesi büyük bir sorun. Türkiye’de emeğiyle geçinen vatandaşların da aynı sorunları, hatta belki de çok daha şiddetlisini yaşadığını görüyoruz, duyuyoruz. Böylesi bir kriz ve ekonomik darboğaz ortamında ülkemizde şatafatlı bir “saray projesine” girişilmesi bizim için kabul edilemez bir adımdır.
Ancak bu adımdan daha kabul edilemez olan ise, Türkiye’deki ekonomik darboğaz ve yıkım ortadayken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ödediği vergilerin, Kıbrıs’ta bir saray yapılması için kullanılacak olmasıdır. Bizler, Kıbrıslı Türkler olarak, zaten ekonomik bakımdan zor günlerden geçmekten olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ödediği vergilerin, böyle gereksiz ve şatafatlı bir amaç uğruna israf edilmesini vicdanen kabul etmiyoruz. Bu mektubu da, bahsi geçen Antlaşma’nın Türkiye’de gündeme neredeyse hiç gelmemiş olmasından hareketle, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına, paralarının çarçur edildiğini duyurmak maksadıyla yazıyoruz. Normal bir zamanda dahi lüzumsuz ve şatafatlı olarak değerlendireceğimiz böylesi bir projenin, böylesi bir zamanda gündeme getirilmesinin nihai değerlendirmesini de, bu sarayı kendisinden kesilen vergilerle ödeyecek olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına bırakıyoruz.
Mektubumuzu bitirmeden evvel, bir konuya daha dikkat çekmek isteriz: kktc Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gerek ülkemizdeki son cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, gerekse de cumhurbaşkanı seçildiği tarihten itibaren, “kardeş ülke Türkiye” ve “kardeş Türkiye halkı” gibi ifadeleri ağzından düşürmemiş, böylelikle de Türkiye’deki yaygın milliyetçi duyguların sempatisini kazanmıştır. Kardeş Türkiye halkı ekonomik bir darboğaz ve yıkım içindeyken, Ersin Tatar, bu halkın paraları ile kendisine bir saray inşa edilmesine ise bırakın karşı çıkmayı, bu saray projesini memnuniyetle karşılamıştır. Bunun da takdir ve değerlendirmesini, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına bırakıyoruz.
Bağımsızlık Yolu