“Günümüzde kadınlara uygulanan baskı ve şiddet kaynağını ataerkil kapitalizmden alıyor. Kadınların erkeklerle aynı işi yapmasına rağmen ücretlerinin erkeklerden daha az olmasına, doğum iznine ayrılma hakkının fiilen kullanamayışından kürtaja kadar birçok yönden tarihsel olarak kadınlar sürekli toplumdan dışlanmaya çalışılması sürmektedir. Birtakım yasalarla şiddete uğrayan kadınların koruma emri almasıyla ilgili koşullar iyileştirilmeye çalışılsa da bu pratikte yetersiz kalmış ve yoksul kadınlar şiddete uğradıkları takdirde ne hukuki bir destek alabilir ne de bir yerde barınabilir durumdadır.
Ülkemizde darp şikayetiyle polise başvuran kadınların yaygın olarak şikayeti alınmadan evine geri gönderilmesi, ya şiddete maruz kalmalarına ya da cinayete uğramalarına neden oluyor. Kadına yönelik şiddette polis teşkilatını birinci derece sorumlu saymakla birlikte kadının can güvenliğini ve beden bütünlüğünü korumakla anayasal ve yasal olarak yükümlü devlete bir kez daha hatırlatıyoruz. Sözde duyarlılık sergileyen siyasilere ise baktığımızda mecliste yetersiz ve etkisiz yasal düzenlemelerle sınırlı çözümler ürettiklerini, hükümet ettikleri halde kendi koydukları kurallara riayet etmediğini görüyoruz.
Neo-liberal politikaların tırmanmasıyla devlet sosyal politikalardan elini çekiyor, o kadar ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı bir sığınma evi açmak gibi bir planları olmadığını açıkça söyleyebiliyor. Bağımsızlık Yolu olarak bileşeni olduğumuz “25 Kasım’a kadar 25 bin imza ile 5 sığınma evi” kampanyasıyla devletin kadınlar için sosyal politikalar üretme yükümlülüğünü yerine getirmesi için mücadelemizi sürdürüyoruz. Yasaların geliştirilmesi gerçekte kadına yönelik şiddeti önlemede işlevsiz kaldığı gerçeğinden hareketle mücadelemize sokakta başlayıp sokakta devam edeceğimizi bildiririz.
Son olarak belirtmek isteriz ki kadına yönelik şiddete dinsel açıklamalarla meşruluk kazandırmaya çalışan AKP hükümeti döneminde Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve cinayet olaylarının yüzde 400 bin arttığı biliniyor. Hükümete geldiğinden beri politikalarını kadın bedeni üzerinden şekillendiren parti son dönemde akıl almaz “tecavüz yasası” ile şiddeti meşru kılmaya yönelik çabasında en üst seviyeye ulaşmış durumda. Benzer gerici politikalar Kıbrıs’ın kuzeyinde de uygulatılmak isteniyor. Böylesi neoliberal, muhafazakar politikalara karşı her daim direnecek, iş yerlerinde, sokaklarda, evde ve gece kulüplerinde kadına uygulanan baskıyla ve şiddetle mücadele etmeye devam edeceğiz, tüm kadınlar şiddetten kurtulup özgürleşene dek!
Tüm üye ve sempatizanlarımızı 25 Kasım Cuma saat 17.30’da Citroen ışıklarında toplanılarak başlayacak 25 Kasım yürüyüşünde Bağımsızlık Yolu kortejine davet ederiz.
Bağımsızlık Yolu (a)
Şenel Kim