Mağusa’da dün meydana gelen kadın cinayetinin üzüntü ve öfkesini beraber yaşıyoruz. Kız kardeşimiz Burcu’nun sokak ortasında kocası tarafından bıçaklanarak öldürülmesi bize üzerinde yaşadığımız ada yarısında devletin kadınları koruyamadığını bir kez daha acı bir şekilde göstermiştir. İçinde bulunduğumuz neoliberal çağda giderek yoksullaşırken devletin elini sosyal politikalardan çekmesi biz kadınları şiddete karşı daha korumasız hale getiriyor.
Şiddet Kaderimiz Değildir!
Devletin kadına yönelik şiddet vakalarında rapor tutmak ve istatistik oluşturmak dışında neredeyse hiçbir önleyici ve koruyucu tedbir almadığı ülkemizde sağlanan sosyal hizmetler konuyu gözlemlemenin ötesine geçemez hale getirilmiştir. Ücretsiz sağlık hakkının gasp edildiği, kamusal ulaşım hizmetlerinin sağlanamadığı, şiddete uğrayan kadınlara başını sokacak bir çatı açmayan, şiddete uğrayan kadınları ‘kaderine razı bırakan’ bir devlet otoritesiyle karşı karşıyayız. O kadar ki, kendini konuyla ilgili ‘en duyarlı’ addeden CTP hükümetinin yasaları değiştirmekten ileri götürmediği önlemlerin bugün pratikte neredeyse hiçbir karşılığı olmamıştır.
Adli Yardım ve Sığınma Evi Yok!
Aile Yasası’nda yapılan değişiklikle adli yardım sağlanması öngörülürken henüz kurulmamış bir daireye tüm yetkileri verip bu daire hükümet edilen sürede kurmayarak, sığınma evleri açmayarak yaşanılan kadına yönelik şiddet vakalarından gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin de sorumluluğu bulunmaktadır. Sosyal Hizmetler Dairesi’nin 2016 yılında 210 kadın darp edildiği şikayetiyle polise başvurmuştur. Bu veri yoksul kadınlara şiddete uğramaları halinde adli yardım sağlanması, kadın sığınma evleri kurulması, şiddet önleme merkezlerinin hayata geçirilmesinin elzem olduğunun ispatıdır.
Tırmanan Gericiliğe Geçit Vermeyeceğiz!
Ücretsiz eğitim hakkının gasp edildiği, yoksul ailelerin çocuklarının kuran kurslarına, dini kurumların kucağına bırakılması yakın coğrafyamız Türkiye’de yaşananlar da düşünüldüğünde kabul edilemezdir. Kadınların nasıl oturup kalkacağına, kahkahasına, kılık kıyafetine dil uzatmayı erkeklerin söz hakkı gören gerici zihniyetin yerli işbirlikçiler aracılığıyla bu topraklarda filizlenmesine izin vermeyeceğiz.
Mücadele Sürecek!
Bağımsızlık Yolu olarak, erkek egemen toplum düzenine, neoliberalizm ve yoksullaşmaya, gericiliğe karşı mücadeleyi kadına yönelik şiddetle mücadelenin gereği sayarız. Kadınların kendi hayatı, bedeni, emeği, üzerinde söz hakkı olması için mücadeleyi yükseltirken; dün yaşanan kadın cinayetine karşı tüm üye ve sempatizanlarımızı bu akşam 17.30’da Mağusa’da DAÜ Çemberi’nde başlayacak olan eylemde sokakta bulunmaya çağırır, sürecin takipçisi olacağımızı halkımızla paylaşırız.
Bağımsızlık Yolu (a)
Cansu N. Nazlı